Koruyup kollamamız gereken hayvanlara son günlerde yapılan işkenceleri görünce insanlığından utanıyor insan. Her gün yeni bir hayvan işkencesi internette dolaşıyor. 8 haftalık yavru kediyi odanın bir tarafından bir tarafına sert bir şekilde kafasından ve kuyruğundan tutarak fırlatan genç kızlar, buna bir de kahkahalarla gülüyorlar. Bir başka genç, kediyi bıçaklayarak öldürüyor ve bunu hiç utanmadan internette yayınlıyor.
Bunlar basına sızanlar. Bir de bizim görmediğimiz, duymadığımız nice hayvan işkenceleri var ki, ne insanlığa sığar, ne hayvanlığa sığar. Ben böyle kişilere insan kılığında gezen mahluklar diyorum, çünkü bunları yapanlar insan olamaz.
Hayvanların birbirlerini öldüresiye dövüştürülmeleri ve bunları zevkle seyretmek de insanlık onuruna yakışmıyor. O zavallı hayvanlar kan revan içinde dövüşürken, bu vahşi ve çirkin oyunu, insan nasıl seyreder anlamıyorum? Bu insanların ruh dengeleri tamamen bozuk olmalı.
Bizim insanlığımıza yakışan, bu zavallı ve muhtaç hayvanları korumak, kollamak ve onları sevmek olmalıdır. Ben, hayvanları sevmeyenlerin insanları da sevmediğini düşünüyorum.
“İnsanları tanıdıkça hayvanları daha çok sevmeye başladım.” diye bir söz var. Yaşadığımız bazı şeyler ve insanlardan yediğimiz kazıklar bu sözün ne kadar doğru olduğunu her fırsatta hatırlatıyor bize.
Bir de geçici bir hevesle veya çocukları istiyor diye alınan hayvanlara bakamayınca veya bıkınca terk edilen hayvanlar var ki, onlara çok içim acıyor. Evde yaşamaya alışmış ve sokakta sudan çıkmış balığa dönen bu zavallı hayvanlar, aç susuz perişan bir şekilde sokaklarda dolaşıp duruyorlar, kendisine sevgiyle bakan insanların peşine takılıp bırakmıyorlar. Hayvanlar öyle hassas ve duygulular ki, sizin sevgiyle baktığınızı hissediyorlar. Güzel bir söz söyleyince hemen davranışları değişiyor ve kuyruk sallamaya başlıyorlar. Kötü ve sert sözler duyunca da hemen kaçıyorlar. Hafta sonu sokaklarda böyle terk edilmiş birbirinden güzel cins köpekler gördüm.
İnsanlar aslında öyle vahşiler ki, hayvan doyuncaya kadar yerken insanlar yok edinceye kadar uğraşıyor. Böyle olmasa pek çok hayvanın nesli tükenir miydi? Kelaynak kuşları, geyikler, karacalar, ayılar, pars, puma gibi hayvanlar ormanlarımızda tükenmek üzere ve koruma altına alınmışlar. Yoksa yeryüzünden tamamen silinecekler. Kim bilir dünya kurulalı beri bugüne kadar kaç çeşit hayvan, insanların hırsı ve vahşeti yüzünden yok oldu? Bu dünya sadece bizim değil ki, bütün canlıların yaşamaya hakları var.
Hayvanlara yapılanlar medeniyetin ve insanlığın göstergesidir. İnsanlara yapılmasını istemediğiniz davranışların hayvanlara da yapılmaması gerekir. Bazıları diyor ki, hayvanlar insanlara saldırıyor. İnsanlar, insanlara saldırmıyor mu? Tinerciler, kapkaççılar, tecavüzcüler, hırsızlar insanlara her zaman saldırıyor ve öldürebiliyor da. Hele son yıllarda artan kadın cinayetlerine ne demeli? Erkekler kadınları kendi malları gibi kabul ettikleri için rahatlıkla sokak ortasında hiç çekinmeden dövüyor ve öldürüyorlar. Bunları hayvanlar bile yapmıyor.
Geçenlerde Facebook’da bir yazı okudum. Yazı’da aynen şöyle diyordu “Çocuk pornosunda ilk 5’te, hayvan tecavüzünde ilk sıradayız. Yolsuzlukta dünya tarihine geçtik. Neyse Allah’tan Müslümanız da içimiz rahat.” diye bir yazı paylaşılmış. Ne kadar doğru bir yazı diye not almıştım. İşte halimiz böyle iken hala dinden imandan bahsederek insanlıktan ne kadar nasiplendiğimizi görüyoruz.
Şimdi gelelim neden bunları yazdıgıma… Hafta sonu evimin yakınlarında kulağı kesilmiş ve karnı bıçakla delinmiş bir kedi gördüm ve resimledim. Sonrada bu yazıyı yazmaya karar verdim.