“Şüphesiz iyi kimseler, Naîm cennetindedirler. Koltuklar üzerinde, (etrafı) seyrederler. Onların yüzlerinde, nimetlerin sevincini görürsün. Onlara, mühürlü (el değmemiş) saf bir içecekten içirilir. Onun (içiminin) sonu bir misktir (ağızda misk gibi koku bırakır). İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar.” (Mutaffifîn Sûresi (83), 22-26)
Bu âyet-i kerîmelerde iyi kimselerin âhirette en yüksek derece ve makamları elde edecekleri belirtilmekte, orada sayısız nimetler içinde yaşayacakları, tahtlar üzerinde oturup etrafı seyredecekleri, sahip oldukları bahtiyarlığın yüzlerinden okunacağı, onlara ağızları güzel kokularla mühürlenmiş sürahiler içinde saf şerbetler sunulacağı tasvir edilmekte, sonra da -yukarıdaki âyetle yarış edilecek hususlar işte bunlardır; bu görülmemiş nimetleri elde etmek için yarışın denmektedir.
Burada “hıtamühü misk” ifadesi geçmektedir. Bu ifade cennette verilecek olan şarapların kabı (mektup zarfı anlamında) toprak ya da mum yerine misk ile mühürleneceği anlamına gelmektedir. Yani kabın içindeki şaraplar, nehirden akan şaraplardan bile daha kaliteli olacaktır.
Bu şarapları cennetteki hizmetçiler özel kaplarda misk ile mühürlenmiş bir şekilde getireceklerdir. Diğer bir anlamının da şöyle olması mümkündür. Bu şaraplar insanın boğazından geçerken misk kokusu hissedilecektir.
Bu özellik dünyadaki şarapların tam tersidir. Çünkü daha şarabın kapağı açılırken etrafa pis bir koku yayılır ve içildikten sonra da pis bir koku hissedilir. Hatta insanın boğazından geçtikten sonra, şarabın koku ve tesiri zihne sirayet ederek, içenin yüzünden belli olur. Yani kişinin yüzünü buruşturur.
Âyette sözü edilen yarış (münâfese), başkalarının iyi haline imrenip onlar gibi olmaya, hatta daha ileri gitmeye çalışmak demektir. Bunun haset ile ilgisi yoktur. Çünkü hasette, başkasının elindeki nimetin yok olmasını isteme, yok olunca da sevinme hali vardır. Burada kendisinden bahsedilen yarışçının ise öyle kötü bir düşüncesi yoktur. O kemâle âşık olduğu için en mükemmele ulaşılmasını ister. En iyiye, en güzele gidenleri takdir etmek ve onlara hayranlık duymakla beraber, iyilikte herkesi geçmeyi arzu eder.