Perşembe Hadisi

Halis Özdemir

Abdullah İbni Abbas ra- dıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem insanlara hitap ederken, ayakta duran bir adam gördü ve onun kim olduğunu sordu. Ashâb:

- O, Ebu İsrail’dir. Güneşte durmayı, oturmamayı, gölgelenmemeyi, ko­nuşmamayı ve sürekli oruç tutmayı adamıştır, dediler. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:

- “Ona söyleyiniz! Konuşsun, gölgelensin, otursun ve orucunu tamamlasın" buyurdular.

(Buhârî, Eymân 31. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Eymân 19)

Açıklamalar

Resûl-i Ekrem Efendimiz, ashabı arasında tanımadığı birini görünce, onun kim olduğunu sorup öğrenir­di. Özellikle, hali, tavrı ve başka­larından farklı olan davranışlarıyla dikkat çekenlerin kim olduğunu, nitelikleriyle öğrenmek isterdi. Hadisimizde, Hz. Peygamberin bu uygulamasının bir örneğini gör­mekteyiz.

Hadiste anılan Ebû İsrail’in asıl adı Yüsr olup, ensârdandır. Bu sahâbî, hadisimizde zikredilen birtakım adaklarda bulunmuştur. Peygam­ber Efendimizin onun bu adaklarını doğru ve makbul bulmadığını görü­yoruz. Bu durumu bütün sahabenin huzurunda ifade etmesi, yapılan bir yanlışı herkesin öğrenmesi ve başkalarının da aynı hataya düşme­mesini sağlama, toplumu eğitme gayesi taşır. Böylece, toplumda hatâ ve yanlışların yayılması ve kabul görmesi önlenmiş olur.

Hz. Peygamber, Ebû İsrâîl’in adaklarından bir tanesini tamamla­masına izin vermiştir. O da oruçtur. Çünkü oruç bir ibadet olup ada­mak caiz ve bu adağı ye­rine getirmek de vâciptir. Çünkü nezirden, adaktan maksat, adanan şeyle Allah'a yaklaşmaktır. Güneşte kalmak, gölge­lenmemek, oturmamak, konuşmamak gibi şeyle­rin Allah’a yaklaşmakla bir ilgisi yoktur. Üstelik Allah ve Resûlü’nün Allah’a yakınlık vesilesi kabul et­medikleri bir davranışı, bir işi ada­mak caiz olmadığı gibi, böyle bir inanışa sahip olanların bâtıl itikat ehlinden sayılacağına hükmolunur. Çünkü günahın adak olmayacağını, Peygamberimiz kesin bir dille ifade buyurmuştur (Müslim, Nezr 8; Ebû

Dâvûd, Eymân 12,19; Tirmizî, Nüzûr 1).

Hadisten Öğrendiklerimiz

  1. Bir toplulukta tanınmayan biri bu­lunursa, onun kim olduğunu sorup öğrenmek câizdir, hatta sünnettir.
  2. Dinin mâkul ve makbul kabul et­mediği adaklardan sakınmak gerekir. Allah’a yakınlık gâyesi taşımayan ve ibadet cinsinden olmayan adaklar câiz değildir. Bunların adak olacağı­na inanmak sapıklıktır.
  3. Hata ve kusurlar toplumun içinde işlenmişse, onları toplumun huzu­runda düzeltmek icab eder. Bu aynı zamanda bir öğretim ve eğitimdir.
  4. Meşrû olan adakları yerine getir­mek gerekir.
  5. Meşru olmayan fiiller/ameller adak olarak adanmaz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.