Ebû Bekir es-Sıddîk, Abdullah Ibni Osman Ibni Âmir Ibni Ömer Ibni Kâ’b Ibni Sa’d Ibni Teym Ibni Mür- re Ibni Kâ’b Ibni Lüey Ibni Galib el-Kureşî et-Teymî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre -ki Allah kendilerinden razı olsun, kendisi, babası ve annesi sahâbî- dir- o şöyle demiştir:
(Hicret yolculuğunda) biz Resûlul- lah ile mağaradayken, tepemizde dolaşıp duran müşriklerin ayaklarını gördüm ve:
- Ey Allah’ın elçisi! Eğer şunlardan biri eğilip aşağıya bakacak olsa mutlaka bizi görür, dedim. Resû- lullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- “Üçüncüleri Allah olan iki kişiyi sen ne zannediyor (ve haklarında neler düşünüyorsun, Ebû Bekr?”
(Buhârî, Tefsîru sûre (9), 9; Fezâi- lü’l-ashâb 2; Müslim, Fezâi- lüs-sahâbe 1)
Açıklamalar
Hz. Peygamber, hicret esnasında yol arkadaşı Ebû Bekir ile birlikte Mekke’den çıkıp bir kaç günlüğüne Sevr mağarasına sığınmıştı. Müşrikler ise her tarafta onları arıyordu. İşte onlardan bir grup mağaranın üzerinde gezinip dururken, içeriden Hz. Ebû Bekir onların ayaklarını görmüş ve endişesini "Şöyle eğilip ayaklarının dibine bakacak olsalar, bizi görecekler” sözüyle dile getirmişti. Allah’a karşı her an tam bir güven ve tevekkül içinde bulunan Hz. Peygamber, “Üçüncüsü Allah olan iki kişiyi sen ne sanıyorsun? Onlar hiç ele geçer mi?” diye onu teselli etmiş, Allah’ın kendilerini koruyacağına olan güvenini açıklamıştır. Kur an-ı Kerîm olayı anlatırken bu birliktelik
mazhariyetini “Üzülme, endişelenme, Allah bizimledir” [Tevbe sûresi (9), 40] tesbitiyle vermektedir.
Tevekkül ve yakîn duygusu, kemâl noktasını bulduğu zaman kul,
Allah Teâlâ’nın yardım ve korumasını sanki gözleriyle görüyormuş gibi bir huzur ve tatmine ulaşır.
Bu noktadan sonra da hiçbir şeyin kaygısı söz konusu olamaz. Kendisi bu noktada bulunan Efendimiz,
Hz. Ebû Bekir’i de aynı noktaya çağırmaktadır. Nitekim Allah Teâlâ “Şüphesiz biz Peygamberimize ve mü’minlere bu dünya hayatında
da, şahitlerin şahitlik edecekleri günde de yardım ederiz” [Mü’min sûresi (40), 51] buyurmuş, Peygamber ve inananları yalnız bırakmayacağını duyurmuştur.
Hadisten Öğrendiklerimiz
- Allah’a güvenmek, tevekkül etmek Müslümanın şiarıdır ve Müslümanlığının bir gereğidir.
- Tedbir almak, takdirin bir parçasıdır ve güvensizlik anlamına gelmez.
- Hz. Ebû Bekir, Hz. Peygambere küçük bir zararın gelmesini bile istemezdi.
- Hz. Peygamber, çevresindekiler için bir güven/güvenlik kaynağıydı.