Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gece on bir rek’at namaz kılardı. Sabah tan yeri ağarınca da kısaca iki rek’at namaz kılar, sonra müezzin gelip sabah ezanını okuyuncaya kadar sağ yanı üzerine yaslanıp uzanırlardı.
(Buhârî, Daavât 5; Müslim, Müsâfirîn 121-122)
AÇIKLAMALAR
Bu hadisin burada zikredilmesinin sebebi, Resûl-i Ekrem Efendimiz’in sabah namazının sünneti ile farzı arasında yan tarafı üzerine yaslanıp yattığını haber vermesinden dolayıdır. Yukarıdaki metin, Buhârî’nin rivayeti olup, Müslim’in rivâyetinde, on bir rek’attan biri ile vitir kıldığı, sonra sağ tarafı üzerine yaslanıp müezzin gelinceye kadar yattığı, müezzin geldikten sonra kısaca iki rek’at namaz kıldığı belirtilir. Onu takip eden diğer rivayette ise Hz.Âişe validemiz, Peygamber Efendimiz’in gece kıldığı on bir rek’atnamazı, yatsı namazını bitirdikten sonra sabah namazı vaktine kadar olan zaman içinde kıldığını ve her iki rek’atta bir selam verdiğini söyler. Bu açıklamadan sonra Efendimiz’in geceleri kıldığı bu namazın, yatsı namazından ayrı ve teheccüd diye adlandırdığımız gece ibadeti olduğu anlaşılır.
Peygamberimiz’in gece namazından sonra veya sabah namazının sünneti ile farzı arasında sağ tarafı üzerine yaslanmasıyla ilgili pek çok rivayete rastlamaktayız. Bundan dolayı ulemâmız konuyu enine boyuna ele alıp tartışmışlar ve kanaatlerini ortaya koymuşlardır. Buradan elde edilen neticeye göre Efendimiz, bazan gece namazından sonra, bazan da sabah namazının sünnetinden sonra sağ tarafı üzerine yaslanarak bunların her ikisinin de câiz olduğunu göstermek istemişlerdir.
Sahîh-i Buhârî’nin önde gelen şârihlerinden olan Bedreddin el-Aynî, ilgili rivayetlerin ve bunlardan istidlâl olunan hükümlerin çokluğunu dikkate alarak konuya genişçe yer vermiştir. Kısaca özetleyecek olursak: Sahâbe, tâbiîn ve daha sonraki dönemlerde ulema, gece namazından veya sabah namazının sünnetinden sonra sağ yanına yaslanıp yatmak vâcib midir, değil midir meselesini tartışmışlardır. Netice itibariyle şu görüşler ortaya konulmuştur:
* İmam Şâfiî ve mezhebine göre sağ tarafa yaslanmak sünnettir. Aynı mezhepten olan Nevevî’ye göre ise, sabah namazının sünnetinden sonra yaslanmak sünnettir.
* Sahâbeden pek çokları ile tâbiînin önde gelen âlimlerine göre, sağ yanı üzerine yaslanarak yatmak müstehaptır. Onlar sabah namazının sünneti ile farzı arasında sağ taraflarına yaslanarak yatarlarmış.
* Muhammed İbni Hazm’e göre yaslanmak farzdır.
* Ashâbdan Abdullah İbni Mes’ûd ve Abdullah İbni Ömer, tâbiînden bazı imamlar ve İmâm Mâlik’e göre ise yaslanmak bid’attır.
* Hasan-ı Basrî’ye göre yaslanmak iyi bir davranış değildir.
* Yaslanmak, mutlaka yapılması gereken bir iş değildir. Burada ondan maksat sünnetle farzın arasını ayırmaktır. Bu da sağ tarafa yaslanmakla, birisiyle konuşmakla, ya da bir başka tarzda olabilir. Bu İmâm Şâfiî’ye nisbet edilen bir görüştür.
Yaslanmayı sünnet veya müstehap sayanlara göre, sağ tarafa yaslanmak gerekir. Fakat herhangi bir rahatsızlığı sebebiyle sağına yaslanamayan kimse soluna yaslanır. Sağ tarafa yaslanmanın hikmeti, kalbin sol tarafta bulunmasıdır. İnsan sol tarafına yaslanınca çabucak uykuya dalar. Sağına yaslandığında ise hemen uyumaz.
HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ
1. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sürekli sağ tarafına yaslanmadığı için, bu davranış farz veya vâcip değil, sünnettir.
2. Sünnete daha uygun olan, sabah namazının sünnetinden sonra sağına yaslanmadır.
3. Sağ tarafına yatması sakıncalı olan soluna da yaslanabilir.
4. Sabah namazının sünnetini fazla uzatmadan kılmak sünnete uygundur.
++