Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Gerçek babayiğit, güreşte rakîbini yenen değil, öfkelendiği zaman nefsine hâkim olan kimsedir.”
(Buhârî, Edeb 102; Müslim, Birr 106-108)
Açıklamalar
Dinimizin övüp takdir ettiği yiğit, yarışta, güreşte rakîbini yenen kimse değil, kin ve öfkeyle dolduğu zaman nefsini kötü bir söz ve davranıştan alıkoyabilendir. Bu sebeple bir hadîs-i şerîfte: “Nefisle mücâdele, düşmanla mücâdeleden daha zordur” buyurulmuştur. Bir başka hadiste ise: “En azılı düşmanın nefsindir” denilmiştir (bk. Aclûnî, Keşfü’l-hafâ, I, 143).
Hadisimiz bir taraftan içimizdeki rakiplerle mücâdelenin, dışımızdaki rakiplerle mücâdeleden daha zor olduğunu ortaya koymakta, bir yandan da yiğitlik duygu ve gösterilerini inkar etmeden onları iyiye yönlendirmektedir. Böylece inananları tehlike ile burun buruna geldikleri kızgınlık ve öfke anlarında sabırlı davranmaya teşvik etmektedir. Sabır, kin ve öfkeyi değilse bile, böylesi hallerde gayr-i meşrû bir iş yapmayı önleme gücü olmaktadır.
Hadisimiz, özellikle yiğitlik taslayan, kahramanlıktan hoşlanan ve bunu fizikî güç gösterisinde sananları asıl kahramanın kim olduğu konusunda uyarmakta ve her inanan kişiyi böyle bir kahramanlığa davet etmektedir. Bu mânada yarış, güreş, savaş her zaman söz konusudur. O halde böyle bir babayiğit olmaya bakmak gerekir.
Hadisten Öğrendiklerimiz
l. Nefisle mücâdele ve ona hâkim olmak, düşmanla cihad etmekten daha zordur.
2. Ferdî ve sosyal zararını düşünerek öfkelenmemeye çalışmak gerekir.
3. İçeredeki düşman ile mücadele etmek dışarıdakinden daha çetin ve zordur.