Ukbe İbni Âmir radıyallahu anh‘den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bu gece indirilen âyetleri görmedin mi? Onların benzerleri asla görülmemiştir: Kul eûzü birabbi’l-felak ve kul eûzü birabbi’n-nâs.”
(Müslim, Müsâfirîn 264. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 12)
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem cinlerden ve göz değmesinden Allah’a sığınırdı. Nihayet Muavvizeteyn (Kul eûzü birabbi’l-felak ve kul eûzü birabbi’n-nâs) nâzil oldu. Ondan sonra Muavvizeteyn ile Allah’a sığınmaya başladı ve diğer duaları bıraktı.
(Tirmizî, Tıb 16. Ayrıca bk. İbni Mâce, Tıb 33)
AÇIKLAMALAR
Felak ve Nâs sûreleri “sığınırım de” emriyle başladıkları için, ikisine birden iki sığındırıcı anlamında “Muavvizeteyn” adı verilir. Bu ikisine İhlâs sûresi de dahil edilerek üçüne birden “Muavvizât”denilmektedir. Hz.Âişe’den rivayet edildiğine göre, Resûl-i Ekrem bir rahatsızlık hissettiği zaman ve her gece yatağına yatarken bu üç sûreyi okuyup avuçlarına üfleyerek, başına ve yüzünden başlamak üzere bütün vücuduna mesheder ve bunu üç defa tekrar ederlerdi (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 14; Müslim, Selâm 51; Ebû Dâvûd, Tıb 19).
Felak ve Nâs sûreleri, meşhur olan görüşe göre Medine’de nâzil oldu. Nâzil oluş sebebi, yahudi Lebîd İbni A‘sam’ın sihir kıssasıyla ilgilidir. Rivayete göre bu yahudi Hz. Peygamber’e sihir yapmış, Resûl-i Ekrem o yüzden birkaç gün rahatsız olmuştu. Cebrâil aleyhisselâm Peygamberimiz’e gelerek, kendisine yahudilerden bir adamın sihir yaptığını, sihrin yerini, yapanı ve ne ile yaptığını haber vermiş ve bu vesileyle de bu iki sûreyi getirmişti. Resûl-i Ekrem bu iki sûreden her bir âyeti okudukça sihir yapılan ipin bir düğümü çözülmüş, sûreler bitince son düğüm de çözülmek suretiyle hem rahatsızlığından kurtulmuş, hem de ayağa kalkmıştı. Nakledilen bu nüzûl sebebini kabul etmeyen müfessirler de vardır. Tefsir kitaplarında bu konunun enine boyuna münakaşası yapılmıştır. Şu kadarını ifade edelim ki, bu rivayetler Hz.Peygamber’in sihire mağlup olduğu gibi bir anlama gelmez. Tam aksine mûcize ile ona üstün geldiğini gösterir. Peygamber Efendimiz’in bu iki sûrenin inmesinden önce de, cinlerin ve kötü gözlü insanların şerlerinden Allah’a sığındığı, belki bunun için bazı âyetleri ve duaları okuduğu bilinmektedir. Fakat bu sûrelerin nüzûlünden sonra artık başka şeyler okumadığı anlaşılmaktadır. İşte Ukbe’ye veya bütün sahâbeye şimdiye kadar benzeri olmayan âyetler indiğini söylemesinin sebebi bu hadise olabilir. Peygamber Efendimiz’den ümmete intikal eden bir fiilî sünnet olarak, kötü gözlerden, birtakım şerli insanların şerrinden ve cinlerin tasallutundan korunmak için bu sûrelerin okunması bütün müslümanlar arasında yaygınlık kazanmıştır. Müslümanların bu uygulamaları Kur’an’ın: “Biz Kur’an’dan, mü’minlere şifa ve rahmet olan şeyler indiriyoruz [İsrâ sûresi (17), 82] âyetine uygun bir davranıştır.
HADİSLERDEN ÖĞRENDİKLERİMİZ
1. Felak ve Nâs sûreleri Kur’an’ın faziletli sûrelerinden ikisidir.
2. Bu iki sûre, insanların ve cinlerin şerrinden Allah’a sığınmayı konu edindiği için iki sığındırıcı anlamında Muavvizeteyn diye adlandırılmıştır.
3. Göz değmesi hak olup, Resûl-i Ekrem Efendimiz bundan Allah’a sığınmıştır.
4. Cinlerin eziyetinden, kindar ve hasetçi kimselerin çok zararlı olan gözlerinin şerrinden kurtulmak için duaya sımsıkı sarılmak gerekir; Muavvizeteyn sûreleri bunun bir vesilesidir.