Hayırlı Cumalar

Halis Özdemir

 “İşte âhiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuk yapmayı istemeyenlere nasib ederiz. Sonunda kazançlı çıkanlar, fenalıktan sakınanlardır.” 
(Kasas sûresi (28), 83)
Âyet-i kerîmede sözü edilen âhiret yurdu, Allah Teâlâ’nın mü’min kullarına ikram edeceği cennettir. Cenneti kazanabilmek için yeryüzünde böbürlenmemek, hakkı olmayan bir şeye göz koymamak, yapamayacağı işlere tâlip olmamak ve netice itibariyle bozgunculuk yapmamak şarttır. 
Diğer bir ifadeyle Allah’ın âlemlerin rabbi olduğunu göğsünü gere gere söylemekten ve ona bütün kalbiyle iman etmekten kaçmamak, Cenâb-ı Hakk’a asla kafa tutmamak, büyüklük taslamamak, kendisine verdiği malı ve kabiliyetleri kötü yolda kullanmamak, lâyık olmadığı bir işe tâyin edilmek için çaba harcamamak gerekmektedir. 
"Büyüklük peşinde koşmayan"lar, Allah'ın ardında bizzat kendi yüceliklerini (!) tesis gibi bir ihtirası olmayanlardır. Azgınlar, zorbalar ve büyüklenenler gibi değil, mütevazî kullar gibi yaşayanlardır. Allah'ın kullarını kendi köleleri yapmak istemeyenlerdir.
"Fesad", Hakkı ortadan kaldırmasının bir sonucu olarak insan hayatında kaçınılmaz biçimde tezahür eden kaosa delâlet eder. İnsanın Allah'a isyan edip O'na kulluktan yüz çevirdiğinde yaptığı şey fesaddan başka bir şey değildir. Servet, helal olmayan vasıtalarla biriktirilip çoğaltıldığında bu da fesadın bir türünü meydana getirir.
Ömer İbni Abdülazîz’in vefât edeceği zamana kadar tekrar tekrar okuyup durduğu bu âyet, Allah’a boyun eğmenin, ona teslim olmanın, onun verdiğine kanaat etmenin ve hak etmediğini istememenin önemini ortaya koymaktadır. 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.