ÇARŞAMBA HADİSİMİZ
Şehr İbni Havşeb şöyle dedi:
Ümmü Seleme radıyallahu anhâ’ya:
- Ey mü’minlerin annesi! Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem senin yanında bulunduğu zamanlarda en çok hangi duayı okurdu? diye sordum. O da şöyle dedi:
- Çoğu zaman “Yâ mukallibe’l-kulûb! Sebbit kalbî alâ dînik: Ey kalpleri halden hale çeviren Allah! Benim kalbimi dininden ayırma!” diye dua ederdi.
(Tirmizî, Kader 7, Daavât 90, 124. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, IV, 182, VI, 91, 251, 294, 302, 315)
Açıklamalar
Kesin olan bir şey varsa, kalpler üzerinde dilediği gibi tasarruf eden sadece Cenâb-ı Hak’tır. Zira O insana kalbinden, kalbine de kendisinden daha yakındır. “Allah kişi ile onun kalbi arasına girer” [Enfâl sûresi (8), 24] âyet-i kerîmesi de O’nun kalplere çok yakın olduğunu ve onlara dilediği şekli verdiğini göstermektedir. İşte bu sebeple şu âyet-i kerîme dilimizden düşmemelidir:
“Rabbenâ lâ tüziğ kulûbenâ ba‘de iz hedeytenâ ve heb lenâ min ledünke rahmeh, inneke ente’l-vehhâb: Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lutfu en bol olan sensin” [Âl-i İmrân sûresi (3), 8].
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Allah Teâlâ kalpleri dilediği yöne çevirebildiği için O’ndan kalbimizi kendi dininden ayırmamasını niyâz etmeliyiz.
2. İşler sonuçlarına göre değerlendirilir. Hiç kimse âkıbetinden emin olmamalı, bu hususta Cenâb-ı Mevlâ’nın yardımını istemelidir.