Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallalla- hu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Sabah veya akşam camiye giden kimseye, her gidişi için Allah cennette bir ikram hazırla(tı)r.” (Buhârî, Ezan 37; Müslim, Mesâcid 285)
Açıklamalar
Tan yerinin ağarmasından öğle (zevâl) vaktine kadar yapılan yürüyüşe Arapça’da gudüv; öğleden gün batımına kadar yapılan yürüyüşe de revâh denir. Peygamber Efendimiz bu iki kelimeyi bir arada zikretmekle sabah-akşam yani bir gün boyunca mescide gidip gelmeyi kastetmiştir. Nitekim Allah Teâlâ bir âyette, “Cennette sabah-akşam yiyecekleri onlara sunulur” [Meryem sûresi (19), 62]buyurmuştur. Yani orada kaldıkları sürece devamlı olarak onlara rızıkları verilir demektir.
Cennette sunulacak ikram, hadisimizde “nüzül” kelimesiyle anlatılmıştır. Nüzül, ziyâ- fet, misâfiri ağırlamak için yapılan hazırlık anlamındadır. Tabiatıyla bu hazırlık içine, yiyecek-içecek şeyler ve kalacak yer ve diğer ikramlar da dahildir. Böyle olunca, hadisimizin anlamı “Sabah-akşam mescide devam eden kimseye Allah Teâlâ cennette devamlı ikramda bulunur” demek olur. Mescide her gidiş-geliş sanki cennetteki ziyâfet ve ikrama gidip gelmek gibidir. Bu da herhalde her müslümanın arzu edeceği bir ikramdır. O halde cemaate devam etmek de başlı başına bir hayır ve iyiliktir. Hem de sonucu cennette ağırlanmak olan bir hayır ve iyiliktir.
Hadisten Öğrendiklerimiz
- Cami ve mescidlere ibadet, zikir ve ilim için devam etmek başlı başına bir iyilik ve hayırdır.
- Cemaate devam eden ve ibadetleri cemaatle eda eden kimse, cennette ağırlanmayı hakeder.
- Cennette ikram ve izzet sayılamayacak kadar çoktur.