Amr İbni Şuayb’ın, babası aracılığı ile dedesinden rivâyet ettiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu.
“Küçüklerimize acımayan, büyüklerimizin (büyüklük) şerefini tanımayan bizden değildir.” (Ebû Dâvûd, Edeb 58; Tirmizî, Birr 15)
Hadisin son kısmı Ebû Dâvûd’un rivayetinde “büyüklerin hakkını tanımayan” şeklindedir.
AÇIKLAMALAR
Amr İbni Şuayb’ın babası, Şuayb İbni Abdullah; dedesi de Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhum’dur. Hadisimiz, Abdullah İbni Amr’ ın rivâyetidir.
“Küçük-büyük tanımayanlar bizden değildir” diye de tercüme edilmesi mümkün görülen hadisimiz, “küçüğe sevgi, büyüğe saygı” göstermek gerektiğini, bunun Müslümanların temel ahlâkî niteliği olduğunu tesbit ve ilân etmektedir. Müslüman tavrı, küçüğe sevgi, büyüğe saygıdır. Böyle davranmayanlar, müslüman tavrına sahip değildirler. “Bizden değildir” demenin anlamı budur. Hâdisimiz “büyüklerin şerefini”, bir başka rivâyete göre, “büyüklerin hakkını” gözetmek gerektiğini belirten yönüyle burada zikredilmiştir.
Günlük beşerî ilişkilerin her birinin dinî bir temele dayalı olduğu unutulmamalıdır. Dinî duyguların kuvvetlendirilmesi, insanlarımız arasındaki ilişkilerin düzelmesi ve seviye kazanması demek olacaktır.
HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ
1. Müslüman büyüklerin şeref ve haklarına riâyet etmek, her müslümanın iman borcudur.
2. Küçüklere merhamet ve şefkat göstermek, müslümanlığın güzelliklerindendir.
3. Bu iki İslâmî görevi yerine getirmeyenler, müslümanların yaşayış çizgisini terketmiş sayılırlar.