Günümüzde kitle iletişim aracılığı ile büyüyen bir bilgilendirme platformu var ki, insanlara sağlıklı olmanın, başarının, özgüvenin, mutlu olmanın, dini hayata taşımanın formüllerini sunuluyor. İnsanların hayatını nasıl iyileştireceğine, zihni ve sağlığı nasıl koruyacağına, ruhsal olarak sürdürülebilir bir yaşamı nasıl hayatına dahil edeceğine dair sürekli tavsiyeler verilmekte. Kitapevlerindeki durumun da bundan pek farkı yok. Kişisel gelişim reyonları, dini içerikler, sağlık bilgileri bölümleri giderek büyümekte ve içinde kayboluyoruz.
Psikologların, evlilik danışmanlarının, sağlık uzmanlarının, din adamlarının arttığı bir dönemdeyiz. Bu güzel bir gelişme fakat her şeyde olduğu gibi bir şeyin çokluğu faydası kadar zararda verebiliyor insanlara.
Bir örnek vererek konuya biraz açıklık getirirsek;
Özellikle son dönemlerde Narsist'likle ilgili sosyal medya ortamlarında yaygın bir görüş belirtme moda gibi oldu. Hatta karşındaki kişiyi tanıması için testler sunuluyor. Bu duruma insanlar kayıtsız kalamadığı içinde etrafındaki kişileri okuduğu veya duyduğu bir kaç bilgi ile değerlendirme avına çıkıyor.
İnsan kendini bilgilendirsin, bilinçlensin, hatta iyileştirsin bunda bir anormallik yok, ama karşındakine teşhis koymaya kalktığı, doktorculuk oynamaya başladığı zaman ilişkiler daha da kötüleşebilir.
Toplumumuzda iki alan var ki bu konuda kişiler ne uzmanına nede başka bir kimseye bırakmadan kendi alanını oluşturma hezeyanına giriyor nedense.
Bu alanlar Din ve Sağlık
Bunun nedenine biraz kafa yorunca her ikisi de insanın kendisini yani ruh ve bedenini oluşturuyor ve bu konularda sözü kimseye vermek istemiyor doğal olarak. Fakat sorun şu ki her iki alanda da doğru bilgi ve doğru yöntem her zaman sunulmuyor. Bu nedenle yanlışlarla birlikte öğrenilen bilginin savunuculuğunu yapmak veya insanları öğrendiği yarım bilgi ile değerlendirerek onları yargılamak toplumun vazgeçilmezi oluyor.
Şifalı bitkiler konusu mesela herkesin uzmanlığı oldu. Dizlerim ağrıyor dediğin an hemen tavsiyeler geliyor. Şu bitkiyi kaynat iç, şu bitkinin yağı ile masaj yap, hatta hacamat yaptır sen gibi arkası kesilmeyen farklı tariflerle şifacılık rolü üstleniyor herkes.
Peki ne yapalım biz !
Böylesi durumlarla karşılaşıldığı zaman, doğru bilgiye ulaşmak için araştırmak tek bir kanaldan beslenmeden farklı görüşlerle kendini beslemek ve tabi ki tefekkür ederek doğruya ulaşılabilir. Ayrıca aydınlanılan konularda başkalarının alanına girmeden, kişileri yanlış bilgilendirme girişimine tevessül etmeden kaçınılabilir.
Aslında tek yapılması gereken biraz saygı duymak. İnsanlar belli bir eğitim almış, zamanını harcamış ve bir alanda yetkinlikleri varsa ve arada insanları biraz olsun bilgilendirmek için tavsiyeler veriyorlarsa bu bilgileri alıp başka birine doktorculuk yaparak satmak veya din adına fetva vermek doğru bir davranış değildir.
Hem ne demiş atalarımız
"Yarım doktor candan, yarım hoca dinden eder"
En iyisi biz bu alanlarda kendi üzerimize düşenleri, sorumluluklarımızı yapalım. Toplumu işin uzmanlarına bırakalım.