Etik, sanki günümüzde yeni bir alan gibi gözükse de aslında, tarihi yıllar öncesine dayanır.
Günlük dilde çok duyduğumuz,tıp etiği,iletişim etiği,basın etiği gibi bir çok meslekte adı geçen bu kavramın,kökeni Yunanca bir sözcük olan ethos sözcüğünden gelir.Türkçe anlamı,karakter huy demektir.
Etiğin tarihine bir göz atarsak, doğru ve iyi yaşamın,mutlu olmanın yolu nedir ? Sorusuna eski çağlardan ,Antik Yunan döneminden bu yana hep cevap aranmış.O dönem filozofları bu konu üzerine çok yoğunlaşmışlar.Bir çok farklı görüş ortaya çıkmış.Mesela felsefi anlamda etiği ilk konuşan Demokritos olmuş.Doğru yaşamın koşulları üzerinde çok düşünmüş ve mutlu olmayı,iyi yaşama halini bir haz olarak ele almış. Tabi ki burada günümüzdeki haz alma kavramı olan maddi haz kast edilmiyor. Ruhun iç dinliği, huzur,esenlik, sürekli iyi olma hali olarak ele alınıyor. Yine o dönemin filozoflarından Epikouros mutlu yaşamın,iyi olma halinin yani mutluluğun acı çekmemek acısızlık olduğunu belirtmiş.İnsanı iyi eden her şeyin haz ,kötü olan şeylerin ise acı olduğunu belirtmiş. Fakat Sokrates hazzı önceleyen bu mutlu olma fikrini eleştirerek, iyi olmanın mutlu yaşamın sırrının erdemli olmakla elde edileceğini söylemiştir.Ona göre,insan için iyi olan şey erdem yani bilgi kötü olan şey ise bilgisizliktir.Bu konu ile alakalı, Sokrates'in Delphoi Tapınağının girişinde yazılı çok meşhur bir sözü vardır.
"Kendini Bil"
Platon bu konuda Politeia (Devlet) kitabını yazarak hocası Sokrates'in erdem kavramından yola çıkarak,iyi ve mutlu yaşamın koşullarını sorgulamış.Ona göre, iyi yaşam ne haz,nede acıdan kaçmaya çalışmakla elde edilir.Asıl yapılması gereken şey ölçülülük dür.Dinginlik için orta yolu bulmak önemlidir.Doğru eylemde bulunmak için ise adalet olmazsa olmaz koşuldur. Yazdığı kitabında dört temel nokta üzerinde durur.Bilgelik,Yiğitlik,Ölçülülük ve Adalet.Bu kavramları ruhun yapısını anlatmak için kullandığında,ruhu bir siteye benzeterek,ruhun arzulayan kısmını ölçülülük erdemi,heyecanlanan kısmını cesaret yüreklilik erdemi, düşünen kısmını da bilgelik erdemi olarak belirler. Adaleti ise bu üç kesim arasındaki iç dengeyi bulacak erdem olarak niteler. Aristoteles ise mutluluk ve iyi olma ancak erdem ve onun bilgisi ile mümkündür savunur.Ruhun erdeme uygun olma etkinliği eylemi insanı mutlu ve iyi yapar der. Ortaçağda duraklama yaşamış olan erdemli olma iyi olma mutlu olma kavramı günümüze geldikçe farkı anlamlar yüklenmiştir.Bunlardan bir tanesi Faydacılıktır.Bu yaklaşıma göre, iyi ve mutlu bir yaşam için ne şekilde eylem gerekli ,bu eylemlerimizi belirleyen ölçü ne olmalı üzerinde durur.Yani bir eylemin değeri sağladığı fayda ile belirlenir. Bir eylem kişinin genelde mutluluğunu daha özelde ise o anki hazzını çoğaltıyorsa ya da kişinin o an yaşadığı acıyı bir biçimde azaltıyorsa o zaman faydalılık ilkesine uygundur. 20 y.y gelindiğinde, etik kavramı değerler etiği,metaetik,ahlaksal gerçeklilik gibi bir çok yeni yaklaşımlarla ele alınsa da günlük dilde,ahlaklılık olarak ifade edilmektedir. Aslında,ahlaklılık,faydacılık olarak etiğin günümüzdeki anlamlarının temelinde, ilk tartışılmaya başlandığı yıllarda ki iyi olma,iyi hissetme,mutlu olma,erdemlilik ilkesi yatar.Örneğin,gündelik dilde etik, ahlaklılık olarak ele aldığımızda, eylemler sonrası insanın kendini iyi veya kötü hissetme durumu oluşur. Kötü davranan ve kötülük yapan bir kişi iyi olma mutlu olma ortamını bulamaz.(Çünkü yaratılışında içine konan vicdan onu rahatsız eder.Dini açıdan konuya bakmadığımız için bunu başka bir yazıda konuşmak üzere askıya alarak, bugün felsefi yaklaşımlarla konuya baktık.) Faydacılıktan yola çıkarsak taşınan bir insana karşılıksız yardım etmek iyi yapıyorsa, mutlu hissettiriyorsa bir insanı sonuç olarak şunu söyleyebiliriz.
İyi olma, mutlu olma, doğru yaşama ,erdemle yani bilgi ile olur ve ruhun erdeme uygun davranışı eylemi insanı mutlu ve iyi yapar.Ayrıca yaşamda acının da olduğunu kabul ederek ,iç dengeyi sağlamak yani bilinçli (bilgili) olmak ve başkalarına dokunmak sürdürülebilir bir iyi olma halidir.Bunu sağlayan şeyin, insanın kendisini bilmesi,ruhsal yapısını iyileştirmesi ile elde edilebilir.Dolayısı ile ethos kökünden gelen etik kavramı karakter ise, kişisel boyutta değerlendirdiğimiz zaman,kişinin kendini bilmesi tanıması, yaşadığı dünya ile yaşamla kurduğu ilişkilerini bilmesi ile elde edilir.