Geleceğe yatırım diye bir söz var. Bu söz genelde maddi anlamda işlenir. İnsan için pek kullanılmaz.
Çocukluktan başlayarak onu geleceğe kaliteli şekilde hazırlamak insana yapılan bir yatırımdır.
Bir işyerinin çalışanına adaletli olması insana yapılan bir yatırımdır.
Esnafın müşterisine olan tavrı, davranışı insana olan bir yatırımdır.
Ülkemizde günü kurtarma derdi herkesi öylesine sarmalamış ki günlük hayatın içinde farkında olmadan sıradanlaşmış. Bir esnaf malını satmak için girdiği halleri bir gözlemleyin bahsetmek istediğim konuyu daha net görebilirsiniz. Ben kendi yaşadığım deneyimlerden şunu çıkardım. Eğer kararsız bir kişiyseniz günü kurtarma derdi olanların ekmeğine yağ sürmüş olursunuz.
Mesela ayakkabı alacaksınız, beğendiğiniz ayakkabının size uygun olan ayak numarası yok.
Hemen başlıyor malını satmak günü kurtarmak derdine. Abla ben size söyleyeyim siz bunu kaçırtmayın bak hem modeli de beğendiniz, iki üç gün giyseniz açılır genişler diyerek size dar ayakkabıyı satar. Veya elbise alacaksınız ama sade sevdiğinizi söylediniz hemen onlar sorun değil abla hemen kaldırtırız siz ne istiyorsunuz onu söyleyin terzimiz halleder diyerek sizin başka butiklere gitmenizi engeller. Veya pantolon alacaksınız paçaları geniş aşağı doğru biraz dar model olsa tercih ederdim dersiniz hemen yapalım diyerek, pantolonun kesim modeli bozularak size satılır. Ücretini ödediğiniz için vazgeçme hakkınızda elinizden alınır.
İşte tüm bunların alt yapısında bir dert var. O günün yevmiyesini kazanma. Günü kurtarma. İnsan kazanma yarına yatırım diye bir düşünce yok. Hatta bazı kurumlarda devletin bile bu yöntemi kullandığını duydum. Kalifiye eleman yerine, sertifika alarak başka mesleklerden geçme personel alarak günü kurtarma derdini oda dert edinmiş. İşinin ehli olana ödeyeceği tutardan daha az ödeyeceği tutarı tercih etmek için okumuş bir konuda uzmanlaşmış kişileri atamayarak bekletme cezasına çarptırmış.