İnşaat sektörü acayip gelişti. Öyle evler yapılıyor ki insanlara konfor ve mutluluk vadediliyor. Projeler geliştiriliyor. Köy büyüklüğünde siteler, gökdelenler inşa ediliyor ve bu durum şehirleşmenin ve medeniyetleşmenin göstergesi sayılıyor.Dilova’ya bağlı Tavşancıl Beldesi sakinlerinin yarısıda böyle düşünmüş olmalılar. Çünkü belde halkı belediye başkanlarını hayli uğraştırmışlar. Sosyal medyada gezinen bir video var. İzmit’de yaşanan daha önceki depremle ilgili....
Hiç kimsenin burnu kanamamış. Bir tane ev yıkılmamış ve hasar görmemiş. Fakat hiçbir insana zarar gelmeyen beldenin insanı ikiye bölünmüş, bir taraf deprem bölgesi olması nedeniyle belediye başkanının binaları iki katın üstüne çıkma izni vermeme yasağını desteklerken,bir kısmı binaları yükseltmediği için şehirleşip gelişmediğinden yakınmışlar.
Ve başkan öldükten sonra tekrar yerine geçen yeni belediye başkanı ile bazı binalar iki katın üzerine çıkmış. Ne diyelim şimdi,eğer bir şehri ayakta tutmaya yetseydi konforlu siteler ve medeniyetin ölçüsü sayılsaydı yüksek binalar, Kahramanmaraş ve diğer illerdeki binaların altında kalan insanlar hayatta olurlardı.
Medeniyet, Arapça kökenli bir kelimedir. “Dâne” kökünden türetilmiş dinin hayata yansıtılması demektir. Türkçeye 19 yy. geçen kelime zamanla batılılaşma olarak anılmaya başlanmıştır. Çünkü o dönem ülke olarak batılı ülkelerin gelişmişliğinin gerisinde kalındığı için bu durumu ifade etmek için kullanılmıştır.
Çocukluğumdan bende hatırlarım TC Tarihi dersinde “Muassır ve Medeniyet seviyesine ulaşmalıyız” cümlesi replik gibi her ünitede geçerdi. O yaşlarda zihnimize kazılan bu kavramın anlamı batı ülkelerinin uygarlık ve medeniyeti olarak algılanırdı. Günümüzde ki tanımı ise; Milletler arası ortak değerler seviyesine yük selen anlayış, davranış ve yaşama vasıtalarının tümüdür.
Görüldüğü gibi bir toplumun maddi ve manevi varlıklarının hepsi medeniyeti oluşturuyor. Bunun içerisinde en başta barış ve huzur gelir. Teknolojik gelişmeler, zenginlikler, ilim, sanat, siyaset ve toplumsal kuralların hepsini içine alır.
Aslında ülke olarak medeniyet kelimesine, arapçadan geçtiği hali ile sahip çıkabilsek yorumlayabilsek yaşama dahil edebilseydik çoktan muasır ve medeniyet seviyesine ulaşabilirdik kim bilir. Ama henüz geç değil aynı kökten türetilen “Medine” (Şehir) kelimesi de hakimin bulunduğu adaletin uygulandığı yer anlamındadır. Bu kavrama olduğu gibi sahip çıkarsak, belki medeniyete ulaşabiliriz.
Ne dersiniz bu deprem uyanmamıza vesile olur, kendimizi hesaba çeker, gerçekten mutluluğa şahit olacak, erdemli hayatlara kucak açacak medineler (şehirler) inşa edebilir, adaletin hakimi olabilir miyiz?