Büyümenin Sancıları

Halime Bilgin

Ülke olarak gelişiyoruz. Bunu her yerde görebiliriz. Özellikle kırsal şehirlerdeki yapılaşma buna güzel bir örnek. Büyük binaların arasında kalan eski kerpiç evler şehirleşme yolundaki geçişin sancılarını çeker nitelikte. Bakıyorsunuz modern yeni apartmanlar hemen yanlarında, ortalarında iki katlı eski toprak evler adeta şehirleşmeye direniyor.

Bu sancılı geçişle beraber ortaya çıkan çevresel sorunlar, plansız kentleşme, istihdam sorunları, gelir adaletsizliği ve göçle beraber büyüyen nüfus, sosyal problemler bir yana birde gelişmemiş insan sorunu var.

Kendini geliştirmeyen insanlar, tıpkı binalar arasında kalan iki katlı kerpiç ev gibi göze batıyorlar. Bakış açıları dar ve düşünceleri çok basit. Genellikle kısa vadeli çıkarları ön planda ve günü kurtarma dertleri var. Ayrıca değişime ve yeniliklere kapalı oldukları içinde bazı kalıp düşüncelere sıkı sıkıya bağlılar. Hatta kendi düşünce tarzlarını başkalarına giydirme dayatma gibi kısır bir döngü içindeler. Karşı tarafı anlama, empati yapma yetenekleri ya rafa kalkmış, ya da hayatlarında hiç olmamış.

Saygı duyma diye bir kavram hayatlarında çok yok.

Bu nedenden kentleşme ile birlikte gelen sorunlardan en önemlisi sosyal sorunlar ve insan gelişimi. Binaları çoğaltarak ve yükselterek şehirleşmeyi yakalamak, belki arada kalmış kerpiç evleri yıkarak diğer binalara dahil etmek kolay fakat insanın gelişimini bu sürece dahil etmek hiçte kolay görünmüyor.

Büyümek her zaman sancılı bir süreçtir. Bu konuda toplum olarak sürdürülebilir projelere ihtiyaç var. En azından kişilerin birey olarak kendini geliştirme çabasına katkı sağlayacak imkanların oluşturulması bu süreci kolaylaştıracaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.