Batısı Doğusu Olmayan İlişki Biçimi

Halime Bilgin

Bazı değerler vardır nesilden nesile aktarılan. Bugün o değerlerden birini ele almak istedim.

Komşuluk

Çocukluğumdan bu güne bana aktarılan komşuluk ilişkilerinde, evde anında eksik olduğunu fark ettiğin herhangi bir şeyde hemen komşunun kapısı çalınır ve bir miktar ödünç olarak istenirdi.Ürettiği, kendine ait olan herhangi bir şeyden veya pişirdiği bir kap yemekten kapı çalınır tabak uzatılırdı.O gelen tabak da hiçbir zaman boş gönderilmez içine mutlaka bir şey konarak geri verilirdi. Bunun yanında herhangi bir müşkülünde yardım edilir iyi ve kötü gününde hep yanında olunurdu.

Bu güzel değerleri benim yaşadığım ülkede görmek çok zor. Eksik bir şey olduğu zaman kapısını çalıp istemekte ayıp gibi bir şey .Komşuluk diye bir ilişki bile çok nadir şekilde kuruluyor. Birey toplumu oldukları için, komşuluk ilişkisi de nasibini bir şekilde almış.Hatta bu konuyu destekleyen birçok haber duyulmuştur. Almanya'da, Fransa'da evinde 8 yıl ,6 yıl … sonra ölü bulunan insanların haberleri. Bu haberler o ülkelerdeki komşuluk ilişkisinin boyutunu göz önüne seriyor çok da konuşmaya gerek yok aslında.

Benim altını çizmek istediğim konu, evet büyük şehirde yaşamanın dezavantajı olarak bu güzel değerler hayatımızda çok fazla değil fakat ara sıra hayata geçirdiğimiz zaman bile alınan güzel sonuçlar bu ilişkinin önemini daha iyi anlamamızı sağlıyor.

Ben bizzat bunu yaşadım. Bana yüklenen bu davranışları yaşadığım batı ülkesinde ve ikamet ettiğim yerde bir kısmını olsun harekete geçirdiğim zaman çok farklı tepkiler aldım.

Mesela, manav alışverişi sonrası merdivenlerde karşılaştığım Portekizli ve yaşlı bir komşuma hemen kasadan alıp üzümü uzattığım zaman beni kızım çok teşekkür ederim diye öptüğü anı hiç unutmuyorum.Çok şaşırmıştım.Kadın yalnız yaşıyor ve arada sadece oğlu yanına uğruyordu.Onun gözündeki mutluluk üzüme değil, kendine verilen değereydi.

Faslı bir komşuma ise aşure götürdüğüm zaman eşiyle çok beğendiğini ve her aşure gününü gözetlediklerini ve bana aşure yapıp yapmadığımı sorarlardı.Onların ülkesinde aşure günü bizimkinden farklı kutlanırmış.Daha önce hiç aşure yemediğini söylemişti.

Müslüman olmayan Fransız bir komşuma kurban bayramında et vermiştim çok memnun olduğunu belirtmişti.

Büyük şehirlerde ve bazı batı ülkelerinde komşuluk ilişkileri yok ve olanlar da çok zayıf. Ama kişi istedikten sonra bu ilişkilerini daha sıkı ve sağlam bir şekilde kendisi oluşturabilir.Çünkü, insan yaratılış olarak iyiliğe meyillidir, yapılan herhangi bir güzel davranışa kayıtsız kalamaz.

Komşuluk toplumsal ilişkilerde insanların sosyalleşmesine, dayanışmasına huzurlu bir ortamın oluşmasına katkı sağlayan bir ilişki türüdür.Bu nedenden bizim dini kültürümüzde çok önemli yeri var. Bu konuda Peygamberimiz de (hadis) bir çok tavsiyede bulunmuştur. Bunlardan bir tanesi şudur

“Cebrail bana komşu hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, onu mirasçı kılacak sandım.” (Müslim, Birr ve Sıla, 42) 

Buda gösteriyor ki komşuluk İslami literatürde yaşam boyu olması gereken bir ilişki biçimdir.Bunun büyükşehiri, batısı, doğusu yoktur.Nerede isen orada komşuların komşuluk ilişkisini hak eder.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.