Geçen günlerde Netflix’in kendi hazırladığı bir belgesel izledim. Şifa yöntemleri ile ilgili. Orda bu yöntemlerden birini inceleyen, araştıran kişi şu cümleyi kurmuştu; "Biz batılılar gittiğimiz her yerde bulduğumuz şeyi, kendimize göre dönüştürüyoruz."
Gerçekten de doğru söylüyordu. Günümüzde Batı' dan yeni bir şeymiş gibi duyduğumuz ve hayatımıza giren bir çok şeyin kökeni aslında Doğu'dan geliyor. Buna bir çok örnek verebiliriz.
Mesela; Minimalistlik
Japon kültüründe, Zen Budizmi ile ilişkilidir.
Basitlik, sadelik ve azla yetinme prensiplerine önem verir. Japonlar günlük yaşamlarına bunu taşımışlardır.
Bu kültürü, Batı dünyası alarak minimalist tasarım anlayışı ile popülerleştirmiş ve minimalist ev, moda, mimari ve sanat alanlarında kullanarak dünyaya yaymışlardır. Bunun gibi bir çok şey, çıktığı kültürden farklı şekiller alarak dünya insanlarının hayatına girmiştir. Yine bir örnek de kendi kültürümüzden verirsek, Aristo'nun eserlerini, Farabi, İbn-i Sina ve Gazali gibi İslam filozofların Arapça'ya tercüme ettikleri eserlerinden almışlardır. Dolayısı ile felsefenin öğrenilmesi, Batı dünyasına Müslümanlar aracılığı ile girmiştir. Fakat günümüzde ki sosyal bilimler içerisinde bundan hiç bahsedilmez.
Aslında Doğu kültürü büyük bir zenginlik içinde yaşıyor farkında olmadan, çoğu şeyini Batı'ya kaptırıyor ve dünyaya batı ağzı ile yayılıyor.
Son bir örneği de laleler üzerinden vermek istiyorum. Osmanlı döneminde bir lale devrimiz var tarihimizde. Ama nasıl oldu ise laleler gitmiş Konya Ovası kadar olan bir ülkenin turizmine hizmet ediyor ve dünya, laleleri o ülkeden öğreniyor.
Sonuç ; Kendi medeniyetinin zenginliğini bilmeyen ,öğrenmeyen yeni nesiller, medeniyeti, zenginliği hep kendilerine sunanlardan alarak, dönüşmüş şekliyle yaşamaya mahkum olurlar.