Medya, hangi alanda kullanılırsa kullanılsın kitlelere ulaşmanın en kestirme yollarından biridir. Sosyal bir problem, insanların içinde yaşadıkları sıkıntılar ya da verilmek istenilen mesajlar vs. tüm bunların hepsi medya aracılığıyla anında topluma ulaşabilmektedir. Yaklaşık 15 yıldır medya türleri, sosyal medyanın gelişmesiyle çeşitlense de televizyon hâlâ çok kullanılan medya türlerinden biridir. Hem de her gün sabahtan akşama kadar izlediğimiz bir türdür. Gündüz programları, filmler, reklamlar ve takip ettiğimiz onlarca dizi var. Peki, bu dizilerde ne var? Hep aynı konular. Zengin-fakir çatışması, sevenlerin kavuşamaması, liseli gençlerin ergenlik sancısı, aldatma-aldatılma gibi birbirinin aynısı pek çok dizi.
Son yıllarda Türk dizilerinde alışıla gelinmiş konuların dışına çıkıldığını görmekteyiz. Yani dizisini izlemeden senaryosunu ezbere bildiğimiz konuların dışında, milli bir şuurla yayınlanan diziler de çoğalmaya başladı. Zengin aile yaşamlarının, sosyetik yalı hayatlarının yanı sıra milliyetçilik konulu dizileri de yavaş yavaş görür olduk. Aslında bizler toplumun içinde bulunduğu sıkıntılar yerine; her şey yolundaymış gibi görünen, kendini toplumun sorunlarından soyutlayan, gerçek hayatla alakası olmayan dizi ve filmlere aşinayız.
Fakat son dönemlerde bu konulardan bir nebze de olsa uzaklaşıp milli duygularımıza hitap eden dizilere de yer verilir oldu. Gerek Türk tarihini anlatan diziler olsun, gerekse Türk milliyetçiliği duygularımıza hitap eden diziler olsun, her geçen gün biraz daha artmaktadır. Bu da tabi ki bize gurur vermektedir. Yalnız bu noktada şu konuya da değinmek gerekir ki Türk tarihini anlatan dizilerin senaryosunda, gerçeklere sadık kalmak gerekir. Şu ana kadar yapılan tarih dizilerinde, bu maalesef pek mümkün olmadı. Reyting uğruna kahramanlıklarla dolu tarihimiz, hem kendi milletimize hem de dünyaya yanlış tanıtıldı. Türk tarihi, Orta Asya’dan Avrupa'ya, Hindistan’dan Anadolu’ya kadar pek çok kahramanı ve olayı barındırmaktadır. Dizi ve filmler için çok fazla konu vardır ve çoğu da tozlu sayfalarda kalmış, henüz el değmemiş hazinelerdir. Zaten o kadar çok kahramanlıklarımız var ki hayal ürünü bir senaryo ekleyip, insanları yanlış bilgilendirmeye hiç gerek yok, daha doğrusu, deyim yerindeyse kaş yaparken göz çıkarmaya gerek yok. Mesela; Osmanlı padişahı 2. Abdülhamid’in İngiliz büyükelçiyi tokatlaması gibi. Ya da asırlarca önce gerçekleşen bir olayı günümüze adapte etmeye çalışarak bazı siyasîlere gönderme yapmak gibi.
Şimdiye kadar bu milliyetçi konuların işlenmemesi bizim için büyük bir eksikliktir. Türk tarihimize baktığımızda pek çok devlete diz çöktürmüş, pek çok milletin gösteremediği dayanışmayı göstermişiz. Böyle şanlı bir tarihe sahipken bu konuların arka planda tutulması ne öve öve bitiremediğimiz tarihimize ne de kıvanç duyduğumuz ırkımıza yakıştı. Hatta televizyonda milli şuuru aşılamak yerine, yabancı devlet ve milletlere özenti duyulan dönemler yaşadık. Nihayet doğru yolu bulduk bulmasına fakat Türk toplumunun bir ferdi olarak neden sorusunu sormadan duramıyoruz doğrusu. Neden şimdiye kadar kendi milletimizle bu denli gurur duymadık? İçimizden çıkan Türk kahramanlarını şimdiye kadar neden dizi konusu etmedik? Anlatmakla bitiremediğimiz tarihimizi neden şimdiye kadar senaryolara dökmedik? Milli şuuru tüm halka aşılayabilmek için elimizde medya gibi sınır tanımayan bir araç varken neden bu uğurda kullanmadık? Milli duygularımızın şahlanması için ülkemizi başkalarıyla paylaşmamız mı gerekiyordu? Yaşadığımız mahallelerdeki Türk nüfusunun, Arap ve Afgan nüfusundan geri kalması mı gerekiyordu? Maalesef ki zor günler ve kötü durumlar yaşamaya başlayınca milliyetçi fikirlerimizin etrafında toplanmaya başladık. Gönül isterdi ki en başından beri bu şuurda olalım, Türk milliyetçiliği düşüncesi etrafında toplanalım. Eğer bu konuda geç kalmasaydık bugün yaşadığımız yabancı uyruklu sorunlara hiç mahal vermez; olaylar filizlenmeden tavrımızı netleştirirdik. Ama Türk olduğumuzu tekrar hissedebilmek için bu günleri de görmemiz gerekiyormuş galiba. Bu doğrultuda baktığımızda bizim aşk, ayrılık, para gibi konulardan ziyade milliyetçi yanımızı tatmin edecek dizi ve filmlere ihtiyacımız vardır. Ve bunu da Türk medyası anlamış olmalı ki son dönemde Türk milliyetçiliği üzerine kurgulanan dizi ve filmlerin sayısı arttı. Anlaşılan o ki tarihimizde de pek çok kez gördüğümüz gibi Türk’e Türk’ten başkası yâr olmaz.
Bilinçlenmek için her ne kadar geç kalmış olsak da geç olsun güç olmasın diyelim. Yapılan bu dizi ve filmlerde verilen mesajlar, toplumumuza doğru bir şekilde ulaşırsa; bu zor günleri de atlatacağımızdan hiç şüphemiz yoktur. Yeter ki bir olalım, birlik olalım; Türk olduğumuzun farkında olalım!