Anadolu'da Bugün Gazetesi'nin çok değerli takipçileri, geçen haftaki yazımda, konuşurken akıcı ve anlaşılabilir ifadeler kurarak kendimizi net bir şekilde ifade edebilmek adına beden dili, ses tonu ve içerik olarak neler söylediğimizin ne kadar önemli ve belirleyici olduğundan bahsetmiş ve etkin beden dili kullanımı hakkında bilgiler aktarmıştım.
Kişiler arası iletişimde net ve anlaşılır ifadeler kurmak tek başına yeterli değildir. Etkin ve ölçülü bir beden dilinin yanı sıra ses tonumuzun da ifadelerimizin karşı tarafta daha anlaşılabilir ve etkili olması için belirleyici bir unsur olduğunu belirtmeliyim.
Konuşurken gereğinden fazla kısık bir sesle konuşmak karşı tarafın duymak için ekstra çaba sarf etmesine yol açar. Bu yüzden iletişime geçtiğiniz kişiler sizi anlamaktan ziyade duyabilmek için çaba sarf etmek zorunda kalırlar.
Alçak tonda konuşmak bir taraftan konuşan kişinin anlattıklarından emin olmadığını düşündürebileceği gibi diğer taraftan da düşük özgüven olarak algılanabilir. Bu da yine dinleyen tarafta yeteri kadar etki oluşmamasına yol açabilir.
Çok yüksek ses tonu ile konuşmak ise dinleyen tarafta konuşan kişi tarafından azarlandığını ya da kendisine saygısızlık edildiğini düşündürebileceği için olumsuz algılar yaratabilir. Daha da kötüsü dinleyen taraf kendisine saldırı yapıldığını düşünerek aynı tondan cevap verecek olursa, ortada hiçbir sorun yokken gereksiz bir tartışma ortamı doğabilir.
Uzun süre aynı ses tonu ile robotvari bir şekilde konuşmak da dinleyenlerin dikkatini dağıtan bir yaklaşımdır. Konuşan kişi, anlattığı konunun önemini ses tonu ve vücut dili ile pekiştirebilir ve duygunun karşı tarafa geçmesini sağlayabilir. Yani konuşmanın bazı yerlerinde ses tonunu arttırmak, bazı yerlerinde de azaltmak dinleyen kişinin ilgisinin dağılmasını önleyecek ve anlama kapasitesini olumlu yönde etkileyecektir.
Ses tonunun ne kadar etkili bir faktör olduğu ile ilgili en güzel ve akılda kalıcı örnekleri öğretmenlerin ders anlatma şekillerinden verebiliriz.
Bazı öğretmenler ses tonunu ve ayrıca beden dilini o kadar etkin kullanır ki öğrenciler dersin nasıl geçtiğini bile anlayamaz. Üstelik de anlatılanlar anlaşılabilir ve akılda kalıcı olur.
Bazı öğretmenler ise anlattığı konuyu çok iyi bilse dahi o kadar tekdüze ve heyecansız bir ses tonu ile anlatır ki, öğrencilerin anlatılanları anlayabilmesini bırakın, dinlerken uyanık kalmaları bile pek mümkün değildir.
Yapılan araştırmalar konuşma sırasında kurulan cümlelerin neredeyse yarıya yakınının karşı tarafa anlama kaybıyla geçtiğini göstermektedir. Bundan dolayı etkili konuşabilmek için beden dili ve ses tonu kadar konuşmalarımızın içeriği de önem taşımaktadır.
Gereğinden fazla uzun cümleler kurmak, asıl anlatmak istediğimiz konudan uzaklaşarak başka konulara sapmak, fazla detay vermek, konuşma arasında uzun süre duraksamak, kesik kesik konuşmak, anlattığımız konu ile uyumsuz olacak şekilde gülmek veya uyumsuz beden dili ve ses tonu kullanmak, göz teması kurmamak, sürekli söz keserek, araya girerek konuşmak, karşı tarafa söz hakkı tanımadan ve sanki nutuk çeker gibi hiç durmadan uzun uzun konuşmak kişinin kendisini iyi ifade edememesine yol açabilecek faktörler arasındadır.
Eğer yukarıda saydığım maddelerden en az birkaçını yapıyorsanız, etkili konuşma konusunda kendinizi geliştirmeniz gerektiğini düşünebilirsiniz.
Unutmayalım ki günümüzde iş hayatında başarılı olabilmek için etkin iletişim becerilerine sahip olabilmek çok önemlidir. Bunun için iyi bir konuşmacı olabilmenin yanı sıra iyi bir dinleyici de olmak da gerekmektedir. Bu iki yetkinlik birbirinden ayrı düşünülemez.
Bu yüzden önümüzdeki hafta dinleme becerilerinden bahsedeceğim.
Sağlıcakla kalın.