Anadolu' da Bugün Gazetesi' nin çok değerli takipçileri, son 4 yazımda çalışma hayatında giderek yaygınlaşan mobbingle ilgili pek çok detayı sizlere aktardım. İş yerlerinde performans ve verim kaybına yol açan ve çalışanlara en az mobbing kadar zarar veren bir diğer olumsuz faktör de dedikodudur.
Dedikodu aynı zamanda mobbing kapsamına giren, çalışanın iş akdinin feshiyle sonuçlanabilecek kadar ağır yaptırımları olabilen davranışlar arasında yer almaktadır.
Türk Dil Kurumu sözlüğünde dedikodu, “Başkalarını çekiştirmek ve kınamak üzere yapılan konuşma, gıybet” olarak ifade edilmiştir.
Hem toplumumuzda hem de çalışma hayatında çok yaygın olan ve genelde “Fısıltı Gazetesi”, “Dost Sohbeti” , “Birilerini Çekiştirmek” gibi tabirlerle daha sevimli ve masum bir iletişim biçimi gibi gösterilmeye çalışılsa da dedikodu kurumlara ve çalışanlara büyük zararı olan, yıpratıcı ve kesinlikle önlenmesi gereken bir durumdur.
İşin ilginç yanı hepimiz dedikodunun ne kadar kötü bir şey olduğunu bilmemize rağmen, dedikodu yapan kişileri genelde dışlamayız, hatta zaman zaman kendimizi de o an için bizimle aynı ortamda bulunmayan kişiler hakkında dedikodu yaparken bulabiliriz.
Hakkımızda dedikodu yapılsa bundan çok rahatsız olurken, aynısını başkaları için bizim de yapmamız kendimize olan saygımızı olumsuz etkileyecektir. Üstelik kurum içerisinde kişisel imajımıza da fark etmeden ciddi zararlar verebiliriz. Eminim hiçbirimiz ‘’Dedikoducu’’ olarak tanınmak ve anılmak istemeyiz.
Şirketlerin resmi iletişim kanallarının iyi işlemediği durumlarda, dedikodu ya da söylentiler bu boşluğu oldukça hızlı doldurur.
Günlük koşuşturmaca ve iş yükü ile mücadele ederken, başka bir çalışan hakkında ilgi çekici konuşmaları ya da örneğin şirkette yapılanma, ücret düzenlemesi, terfi ve benzeri konular hakkında yapılan sohbetleri dinlemek, ister istemez her çalışana ilgi çekici gelebilmektedir. Bu yüzden her ne kadar herkes dedikoduya karşı olduğunu söylese ve yapanı ayıplıyor olsa da iş yerlerinde sıklıkla kendimizi böyle ortamların içerisinde bulabilir, bazen yorumlarımızla sohbete katılabilir ve hatta kendimizi rahatlamış hissedebiliriz.
Fısıltı gazetesi haberleri çok hızlı yayılır ve oldukça da etkilidir. Kurumlarda kaç kişinin çalıştığı bile hiç önemli değildir. Bir anda tüm birimlere söylenti yayılır. Çalışanlar da genelde meraklarına yenik düşerler. Hele ki konuşulanlar kendi mantıklarına veya düşüncelerine uyan bir içerikteyse anlatılanlara çok hızlı inanırlar. Bazen kişiler söylentileri üstüne kendi duyumlarını ve yorumlarını ekleyerek iş yerinde yakın iletişimde oldukları kişilere de aktarırlar.
Sonuçta aslında hemen hemen hiç karşılığı olmayan balon haberler çalışanlar arasında konuşulmaya başlar. Pek çok çalışan ise bu haberlerden oldukça olumsuz etkilenir ve demoralize olabilir.
Hatta fısıltı gazetesi o kadar etkili ve hızlı yayılır ki, bazen dedikoduyu başlatan kişi bile başkasından bu söylentiyi duyar ve sanki o haberi şirket içerisinde ilk yaymaya başlayan kendisi değilmiş gibi duyduklarına inanır.
Peki, insanlık tarihi kadar eski olduğu bilinen dedikodu, şirketlere ve çalışanlara hemen hemen hiç olumlu bir katkı sağlamamasına rağmen neden bu kadar yaygındır ve bir türlü önlenemez?
- İletişim Eksiklikleri: Ücret ayarlamaları, yeniden yapılanma, terfi süreçleri, işten çıkarma gibi belirsizliklerin yoğun olduğu dönemlerde, şirketlerin iç iletişim mekanizmaları iyi yapılandırılmamışsa ve sağlıklı bir şekilde çalışmıyorsa, çalışanlar bilgi edinebilme gereksinimlerini gideremezler. Böyle ortamlarda fısıltı gazetesi çok hızlı yayılır ve çalışanlar mesailerinin büyük bölümünü kendi aralarında söylentileri konuşarak ve yorumlayarak geçirebilirler.
- Yöneticilerin Etkisi: Çoğunlukla yetkinlikleri sınırlı ve özgüvenleri düşük olan yöneticilerin ekipleri ile daha sıcak iletişim kurabilmek ve kendini kabul ettirebilmek amacıyla, genelde üst yönetim kademelerinde konuşulan konuları çalışma arkadaşlarına aktarmaları yaygın görülebilen bir zafiyettir.
Bunun yanı sıra sorunları olan bir ekip arkadaşına yardımcı olmaya çalışırken farkına varmadan ya da bilinçli olarak diğer çalışanlar hakkında dedikodu yapabilirler.
Ayrıca bazı yöneticiler çalışma arkadaşları ile olan samimiyet derecelerini iyi ayarlayamadıklarında da mesela gizli kalması gereken ve konumu gereği sahip oldukları stratejik öneme haiz bilgileri güvendiği bir ekip üyesi ile paylaşabilir ve sonrasında şirket içinde kişiden kişiye bu bilgiler üstelik de farklılaşarak aktarılabilir.
- Çalışanların Boş Zaman Fazlalığı: Çalışanlar günlük işlerinden arta kalan zamanlarda ve yapacak bir işleri olmadığında kendilerini oyalamak ve mesailerini doldurmak için dedikodu yapma ortamı oluşturabilirler.
- Kapalı Yönetim Tarzı: Özellikle küçük ölçekli aile şirketlerinde iletişimin sağlıklı işlemediği, alt kademe yönetici ve çalışanların karar mekanizmalarına dahil edilmediği, şirketle ilgili alınan kararların zamanında çalışanlarla paylaşılmadığı, bazen de hiç bilgi verilmediği görülmektedir.
Böyle şirketlerde yaygın olarak karşılaşılan belirsizlik ortamları ve yetersiz bilgi paylaşımının sonucunda dedikodu, çalışanlar arasında çok sık karşılaşılan bir iletişim mekanizmasına dönüşür.
- Dedikoducu Çalışanlar: Her iş yerinde böyle kişiler vardır. Genelde performansı ve yetkinlikleri düşük çalışanlardır.
Şirket yöneticilerine diğer çalışanlar hakkında bilgi ve söylentiler aktararak kendi eksikliklerini kamufle etmeye çalışırlar.
Kıskanç bir kişiliğe sahip olan çalışanların da dedikodu yoluyla kendilerine göre daha başarılı olan kişiler hakkında söylentiler yayarak onların önüne geçme çabasında olmalarına da sıklıkla rastlanır.
Değerli okurlar, uzun bir yazı olmasına rağmen dedikodu ile ilgili bahsetmek istediğim daha pek çok detay var. Bu yüzden haftaya yine bu konuda yazmaya devam edeceğim.
Sağlıcakla kalın.