Yeryüzünde tek başımıza yaşamadığımızı unutmayalım

Ferit Hepokur

Son günlerde eminim ki hepimiz yakınıyoruz çöl, Afrika ya da başka bir adıyla eyyam-ı bahur sıcaklarından.

Bu sıcaklardan fazla etkilenmeden korunmanın yolları ise öğle saatlerinde dışarı çıkmamaya gayret göstermek, güneş kremi kullanmak, şapka kullanmak, yeme-içme alışkanlıklarımıza dikkat etmek ve günde en az 2 litre su tüketmek olarak uzmanlarımızın da söylediği maddeler sıralanabilir. Ki insanların yaz kış fark etmeksizin günde ortalama 2.5 litre suya ihtiyacı vardır. Peki ya insanlar dışındaki diğer canlıların? Bitkilerin mesela?

Eminim ki çoğumuzun evinde çeşitli gruplara ait 1 veya birden fazla bitki çeşidi bulunmakta ve düzenli aralıklarla, toprakları kuruduğunda, suya ihtiyaçları olduğunu anladığımız anlarda suluyoruz onları. Peki ya hayvanlar? Evcil hayvana sahipsek eğer onların da düzenli olarak, açlığa ya da susuzluğa maruz kalmasını önlemek adına ihtiyaçlarını yerine getiriyoruz. Peki ya evde bakmadığımız bitki ya da hayvanlar? Yetişkin ortalama bir köpeğin günde ortalama 1.5 litre su tüketmesi gerektiğini biliyor muydunuz ya da yine aynı şekilde yetişkin ortalama bir kedinin günde en az 1 bardak su içmesi gerektiğini?

Bu söylediklerim, genel kültür bir yana dursun gündelik hayatta da kullanabileceğimiz bilgilerdir. En basit örneğiyle empati yaparak. Nasıl yani derseniz biz insanlar açlığa uzun bir süre dayanabiliyoruz ancak susuzluğa karşı öyle mi? Su hepimizin bildiği üzere vücudumuzda önemli bir yere sahip. Ancak sadece insan vücudu için değil hayvan vücudu için de aynı şekilde. İnsan vücudunda susuzluk karşısında meydana gelen tepkilerin çoğunu hayvan vücudu da vermekte.

Hayvanlarda susuzluktan ötürü dolaşım ve iç dengesi bozulup buna bağlı olarak böbrek yetmezliği yaşayabilmekte. Kurduğum onca cümleden sonra lafı nereye bağlamak istediğim açıkça ortadadır diye düşünüyorum açıkçası. Lütfen, özellikle bu sıcak yaz günlerinde yeryüzünde tek başımıza yaşamadığımızı unutmayalım.

Sokakta yürürken ya da araçta yolculuk yaparken aldığımız suları ılıyınca ya da evimize gidince çöpe atmak yerine bir bitkinin dibine dökelim. Ev veya iş yerlerimizin önüne, bir direğin dibine, kaldırım kenarlarına aklımıza neresi gelirse bir kap su koymayı ihmal etmeyelim.

Emin olun ki sizin belki de beş dakikanızı alacak olan bu eylem bir canlının belki de günlük su ihtiyacını karşılamasına yardımcı olarak onu bir hastalıktan kurtaracak.