Kıymetli okurlar, -yazıya böyle girince de mektup yazıyormuş gibi hissediyorum ya neyse- bir süredir ‘hayatın gerçeklerinden’ bahsediyoruz. Rahatsız olanlar olmuş. Nitekim “felaket tellallığı” ile suçlanmışız bazı şahsiyetler tarafından. Burada bir, iki şeyi açayım. Birincisi hala bilmeyenler için söyleyeyim; hayatın gerçekleri dediğim mevzu ekonomi. İkincisi tellallık ile gazetecilik arasında bir bağ var ama öyle çok da abartılacak bir benzerlik yok. Kızanlar bu hafta biraz daha kızsınlar…
Gün geçmiyor ki bir şeye zam gelmesin. Marketlerde etiketin hızına yetişebilmek ne mümkün. Yahu adeta iğneden ipliğe zam geliyor. Önceden etiketlerde ufak ufak oynama oluyordu, şimdi öyle böyle bir oynama yok. Her şey dolardan etkileniyor. Enerji, akaryakıt fiyatlarına sürekli zam geliyor. Bundan 10-15 sene evvel dönüp yüzüne bakmadığın saman bile kıymete bindi. Fiyatı dolardan etkileniyor. Enerji ile akaryakıt zamlandı mı iğneden ipliğe zam gelir zaten. Resmen otomatiğe bağlar.
Yahu iş artık öyle oldu ki yakında tüm marketlerde reyon görevlisi, kasiyer gibi görevlilere ek olarak etiket değiştirme görevlisi çalışacak. Çünkü günlük etiket değişiyor. Hatta saatlik değişebiliyor. Hal böyle olunca marketlerde de böyle bir görevlinin olması normal. Marketteki en zor iş hem de en önemli iş onun olacak sanırım.
Dolar sabit kalınca ya da düşünce etiketin fiyatı hiç düşmüyor ne hikmetse. Bir de işin o tarafı var. Dolar yükselince fiyat yükseliyor ama düşünce fiyatlar düşmüyor. Vaziyet bu. Her türlü zam dar gelirliyi vuruyordu zaten de artık bir avuç zengin dışında herkesi vuruyor. Bunları görmek için ekonomist ya da ‘muhalif’ olmaya gerek yok ki. Ekonomideki gidişatı herkes hissediyor.
Vatandaşın da tepkisi yükselmeye başlayınca düğmeye basıldı. Bazı önlemler alınıyor. Bu önlemler vaziyeti kurtaracak mı göreceğiz. Ama görünen o ki durum pek parlak değil. Mesela stokçulukla mücadele ediliyor, denetimler yapılıyor ama yok, fiyat artışları durmuyor. Tamam dış güçler faktörü var işin içinde. Küresel salgın da var. Hatta belki zincir marketler de var bu zamların müsebbibi diyeceğimiz. Kuraklık sorunu da görmezden gelinmemeli.
Bu memlekette hayat pahalı kardeşim kim ne derse desin. Bunun zamların ortaya çıkış nedenlerinin iyi incelenmesi, araştırılması lazım. Ve sorun neyse ya da nelerse bir an evvel çözülmeli. Yoksa sıkıntı büyük.
İnşallah haftaya kadar iç açıcı şeyler olur da zamlı, ekonomili mevzulara değinmek durumunda kalmayız. Zaten bunu yaşıyoruz bir de yazması insanı sinir ediyor gerçekten. “Yazmayayım, başka bir şeye değineyim” diyorum, olmuyor. Daha güllük gülistanlık bir günde buluşalım inşallah.
Sağlıcakla kalın.