Duyanlar, bilenler vardır; bilmeyen, duymayanlar için söylüyorum.
Bir süredir Covid-19 testimin pozitif çıkmasından dolayı karantinadaydım. Çok şükür durumumuz iyi. Sıkıntı yok. Karantina dolayısıyla verdiğim aranın ardından “Yeniden yazıp çizmenin vakti gelmiştir” düşüncesinden hareketle yazmaya başladık. Hadi hayırlısı.
Karantinada kaldığım süre boyunca Konya'da ve ülke gündeminde birçok önemli gelişme meydana geldi. Hepsine tek tek değinmenin lüzumu yoktur herhalde. Ancak en önemli konuların başında geçtiğimiz günlerde PANKÖBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk'un başkanlık görevini bırakacağını açıklaması ve akabinde üreticilerin Başkan Konuk'un aldığı karardan vazgeçmesi için eylem yapması geliyor. Üretici, kendi değerine, kurumuna, geleceğine sahip çıktı. Bu ‘sahiplenme’ bilinci gerçekten de görülmeye değer ve bir o kadar takdire şayan. Olaya Başkan Konuk tarafından baktığımız zaman ise, yani kendimi onun yerine koyduğumda, “İnsan hayatta
başka ne ister ki?” diye demeden de geçemedim. Böylesine büyük bir sevgi seli bu dünyada gerçekten de çok az insana nasip olur. Başkan Konuk, yaptığı açıklamada yeniden başkanlık için aday olmayacağını ifade etti. Kurum ile ilgili olarak ortaya birçok iddia atıldı. Kimin başkan olacağına dair de yazılıp, çizilenere şahit oluyorsunuzdur sİzler de benim gibi. Böyle dönemlerde bu tür iddiaların ardı arkası kesilmez. Önümüzdeki günlerde neler olacak Allah ömür verirse hep birlikte göreceğiz. Üreticimiz için inşallah en hayırlısı olur.
Öte yandan bir diğer konu başlığı ise, fahiş fiyat artışları. Türkiye’nin dört bir yanında, birçok kalemde meydana gelen bu artışlar insanların bütçesini oldukça zorluyor. Hayat pahalılığı alım gücünü epeyce düşürdü. ‘Marketlerde fahiş fiyat denetimleri başladı’ tarzında haberlerin, haber merkezlerine ulaştırıldığını görüyoruz. Sadece etikete bakmakla bu iş olur mu onu da anlayabilmiş değilim. Fiyatlar neden fahiş? Bunu düşünmek lazım. Herkes ‘girdi maliyetlerinin yüksekliği’ konusunu dile getiriyor. Gerçekten de girdi maliyetleri çok yüksek. Esas çalışma burada yapılmalı. Eğer bu yapılmazsa bu artışlar böyle freni patlamış kamyon gibi devam eder gider. Olan da dar gelirliye, asgari ücretliye olur.
Fahiş fiyatlardan rahatsız olmak yetiyor mu? Yetmiyor. En üst yöneticilerden, mal, mülk sahibi vatandaşlara, bundan etkilenen insanlara kadar herkese büyük görevler düşüyor. Halkı Müslüman olan bir ülkede fırsatçılık, vicdansızlık, insafsızlık almış başını gidiyor. Öyle bir dönemdeyiz ki memur veya işçi, “Para biriktireyim de ev sahibi olayım” diyemiyor. Çarşı, pazarda fiyatlar ateş pahası. Paranın değeri, kıymeti yok.
Peygamber Efendimiz, “Merhamet etmeyene, merhamet edilmez” buyuruyor. Onun için fiyatların bu noktaya gelmesine sebep olan her kimse adalet, hak, hukuk çerçevesinde merhamet edilmemesi gerekir.