Kuruş hesabı

Ferit Hepokur

Son günlerde Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilim ile yatıp kalkıyoruz. Televizyonlarda, internet sayfalarında hep Rusya-Ukrayna gerilimi, yaptırımlar konuşuluyor. Ben de konu ile ilgili bir yazı kaleme almış ve Rusya-Ukrayna geriliminin ülkemiz üzerinde oluşturması muhtemel sorunlar üzerine görüşlerimi paylaşmıştım. Bu etkilere değinmeye devam edeceğim bu hafta da…

Yine filler tepişiyor, çimenler eziliyor. Bu gerilim daha ne kadar sürecek bunu bilmiyoruz. Ancak biz de dahil dünyanın pek çok ülkesi bu gerilimden olumsuz yönde etkileniyor ve bu etkiler bir süre daha devam edeceğe benziyor. Bu gerilimin bize düşen yansımalarından biri ‘stokçuluk’ oldu. “Savaş var” diye ürünlere fahiş fiyatlar uygulayanlar yine meydanda. Denetimler yapılıyor, cezalar kesiliyor. Ama bu stokçuluk ve fahiş fiyat bir türlü bitmiyor. Savaşın da fahiş fiyatların da son bulmasını diliyorum…

Tabii bir de öyle savaşla falan açıklanamayacak bir durum var. Ne o? Hayatın gerçeği, ekonomi. Gelelim yine oraya. Son birkaç gündür siyasi partilerin il başkanlarından genel merkez yöneticilerine kadar birçok isim kur korumalı mevduat sistemi ile ilgili olarak açıklamalarda bulunuyor. Benim bu işe çok da fazla aklım ermedi açıkçası bunu da samimi bir şekilde söyleyeyim ama anladığım kadarıyla bu kur korumalı mevduata parasını yatıranlar elini ovuştururken, yatıramayanlar da yatıranların parasını ödemek için ‘çalışmaya çalışıyor’.

Türk lirasının değer kaybıyla ilgili herkes konuşuyor, herkes. Karşılaştırmalar yapılıyor Afrika ülkelerinin para birimleriyle. Yahu kardeşim ne uğraşıyorsunuz? Türk lirası, Türk lirası karşısında bile değer kaybediyor. Madeni paraların da maliyeti artıyor. Bu artış devam ederse madeni paralar tedavülden kalkacak. Keşke zamanında tedavülde dolaşan 1 kuruşları toparlayıp bir kenara ayırsaydım diye düşünüyorum bazen. Marketlerde o sonu 99 kuruşla biten ürünleri aldığımda 1 kuruşları isteseydim. Ah ah. Şimdi hurdası iyi para edecek…