Geçtiğimiz günlerde Köy Enstitüleri’nin kuruluş yıldönümünü hatırladık. Ben Köy Enstitüsü fikrine inananlardan biriyimdir. Bana göre Köy Enstitüleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlanma yolunda eğitim sisteminin bir dönemine damgasını vurmuştur. Ayrıca bu projeyi güzel ve anlamlı kılan da Köy Enstitüleri’nin tamamen Türkiye’ye özgü bir eğitim, kültür projesi olmasıdır.
Türkiye’de ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile açılan Köy Enstitüleri, dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün himayesinde, Millî Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından İsmail Hakkı Tonguç’un çabalarıyla 21 bölgede kuruldu. Köy Enstitüleri’nde eğitim görenler hem örgün eğitim aldı, hem de modern tarım teknikleri konusunda bilgiler edindi. Böylece tarımda verimliliğin arttırılması planlandı. Köy Enstitüleri’nin tümünün kendisine ait tarlası, bağı, besi hayvanları, arı kovanları ve atölyeleri vardı. Köy Enstitüleri’nde verilen derslerin yarısı temel örgün eğitim diğer yarısı ise uygulamalı eğitim konularını kapsıyordu.
Köy Enstitüleri sayesinde 1940 ve 1946 yılları arası, 15 bin dönüm tarla tarıma elverişli hale getirildi ve bu tarlalarda üretime başlandı. 750 bin fidan dikildi, bin 200 dönüm bağ oluşturuldu, 150 büyük çaplı inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 100 kilometre yol, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 20 uygulama okulu ve 12 elektrik santrali yapılmıştır. Köy Enstitülerinde yetişen öğretmenler bir köye gidince, o köyün ihtiyaçlarını tespit ederlerdi. Tespit edilen ihtiyaçlara göre çalışma yapılırdı.
Köy Enstitüsü uygulaması Hasan Ali Yücel’in 1946’da Milli Eğitim Bakanlığından ayrılmasına değin devam etti. Hasan Âli Yücel’den sonra Milli Eğitim Bakanı olan Reşat Şemsettin Sirer zamanında Köy Öğretmen Okullarına dönüştürüldü. Bu okullar da Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954’te kapatıldı…
Yazık oldu güzelim eğitim projesine, sistemine. Bugün hala Köy Enstitülerini arıyoruz, araştırıyoruz. Çünkü Köy Enstitülerinin yerine koyabildiğimiz, oturtabildiğimiz bir eğitim sistemi maalesef yok. Bakanlar değişiyor, eğitim sistemi de değişiyor. “Hadi olmadı sil baştan” deniliyor. Bakalım bu işin sonu nereye varacak…