Kim Kabahatli?

Ferit Hepokur

Öncelikle herkesin geçmiş Kurban Bayramı’nı kutlarım. Malumunuz olduğu üzere geçtiğimiz günlerde acı bir kayıp yaşadık ve gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Ekmekcioğlu ağabeyimizi kaybetmenin üzüntüsünü yaşadık. Bir kez daha Mustafa Ekmekcioğlu’na Allah’tan rahmet, yakınları ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.

Son dönemlerde en çok konuşulan konulardan bir tanesi küresel iklim değişikliği ve kuraklık. Bu konuyla alakalı olarak birçok kez haber yaptık. Sadece biz değil konuya duyarlı olan Konya basınındaki meslektaşlarımız da defalarca mevzuyu dile getirdi. Bir kez daha uyarılarda bulunmakta, dikkat çekmekte fayda var…

Edindiğimiz bilgilere göre, Bağbaşı Barajı’nda su seviyesi yüzde 26’ya düştü. Böyle devam ederse bu barajın kapakları kapanacak çünkü kritik seviye yüzde 20’dir. Apa Barajı’ndaki su seviyesi ise yüzde 40 civarında…

Konya merkez dışında bazı ilçelerde şebeke suyu sıkıntısı yaşanıyor. İçme suyu gün içerisinde kesilen pek çok ev var. İnsanlar evlerinde kovalarla, bidonlarla su bekletiyor, su kesilince kalakalmayalım diye. Sene olmuş 2021 ama maalesef durum böyle.

Konya su bakımından fakir bir il. Fakat diğer taraftan da çok su isteyen ürünler ekiliyor. Mısırın, pancarın, ayçiçeğinin ovada ne işi var diye soruyorum zaman zaman. Konya’da yaklaşık 130 bin kadar kuyu var. Bunlardan 40 bin kadarı ruhsatlı. Gelecek nesillerin tehlike yaşamaması için Mecliste ‘su kanunu’ konusu gündeme gelmeli ve hızla kanunlaşmalı. Havza bazlı üretime geçilmesi şart. Az suyla tüketilen ürünler, kuraklığa dayanıklı hububat çeşidi artırılıp suyun az olduğu yerlerde devlet tarafından desteklenmeli. Suyun olduğu yerlerde de suyu çok tüketen ürünlere yönlendirme yapılmalı. Şimdi işin bu yönü böyle.

İşin bir de diğer yanı var. Yıllardır ‘ovaya su gelmeli’ diyoruz. Su seviyesinin azalmasında üreticiyi, çiftçiyi kabahatli görenler oldukça fazla. ‘Yahu Konya’da çiftçilerde kabahat. Suyu bilinçsiz kullanıyorlar. Ovaya dışarıdan su gelse o da yetmeyecek. Kızılırmak’tan, Fırat’tan su mu gelir’ diyen de azımsanamayacak kadar çok. Buna tam olarak katılmıyorum. Neden? Birincisi; Konya’nın kuzeyinde su problemi yıllardır var. Bu sıkıntı daha dün ortaya çıkmış bir şey değil. Suyu çok isteyen ürünler ekilmeden evvel de oralar çoraktı. Şimdi gelinen noktada Kululu, Cihanbeylili, Altınekinli çiftçi mi kabahatli?

İkincisi; geçtiğimiz günlerde Mardin Ovası’nı Fırat’ın suyuyla buluşturacak projeyle ilgili haberler gördük değil mi? 221 kilometre uzunluğunda yapay nehir tamamlandı. Bu proje Türkiye’nin en uzun kanalı. Mardin Valisi’nin aktardıklarına göre Süveyş’ten uzun, Panama Kanalı’ndan da 3 kat büyük. Bu projeyle yer altı suları da çekilmeyecek. Bazı bölgelerde yılda 3 mahsul bile elde edilebilecek. Verim, üretim artacak ve ülke ekonomisine katkı sağlanacak. Buraya kadar gayet güzel.

Peki şimdi o, “Ovaya dış havzadan su gelse de yetmeyecek, çiftçi bildiğini okuyacak, boşa masraf” diyenler bu projeye ne diyor? Merakımdan soruyorum, aklıma düştü; Mardin Ovası’na yapılan, ülke ekonomisine katkı sağlayacak olan bu yatırım boşuna mı yapıldı, yoksa gareziniz Konyalı çiftçiye mi?