Yine bir 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü geride bıraktık. ‘Bu kadar gün geçtikten sonra niye 10 Ocak ile ilgili yazı kaleme alıyorsun?’ ya da ‘ya sizin meseleniz, bize ne?’ diye düşünmeyin. Baştan söyleyeyim; Bizim meselelerimiz sizin meselelerinizden bağımsız değil.
Her mesleğin bir ya da birkaç özel günü muhakkak vardır. O özel günde makam, mevki sahipleri, kurum, kuruluş müdürleri vesaire şahsiyetler kutlama, tebrik mesajları paylaşırlar. Farklı mesleklerden birçok çalışan kişiler ise bu mesajları samimi bulmazlar ancak hatırlanmak hoşlarına gider. Bu mesajlar gönderilmesin mi? Gönderilsin. Fakat samimi olmakta, doğruları söylemekte yarar var diye düşünüyorum. Sözün özü; İyilik yapar gibi görünmeyin, iyilik yapın…
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla bizler de kutlama mesajları aldık. Tebrikler edildi, hediye ve çiçek yollayanlar oldu. Hediyeleşmek güzel şey, almak da vermek de mutlu eder elbette. Gönderilen mesajlara, söylenen sözlere bakıyoruz herkes ama herkes basın özgürlüğünden, gazeteciliğin ilkelerinden bahsediliyor. Basına her türlü imkanın sunulduğu söyleniyor, herkes basın ile iyi diyalog içerisinde… Durumun pek de öyle olmadığını herkes biliyor, herkes farkında. Vaktim nispetince 81 ilin de gazetelerine göz atarım. Büyük çoğunluğunun ‘kan ağladığını’ sayfalarına bakarak söyleyebilirim. Madem her türlü imkan veriliyor da yerel basın ülkenin dört bir yanında niye kan kaybediyor? Maddi anlamda yaşanan zorluklar işi öyle bir noktaya getirdi ki yapılan işin gazetecilik ile bağdaşan bir yanı yok. Ekseriyetle durum böyle.
Gazetecilik nedir, ne değildir diye sizlere sabahlara kadar anlatabilir, sayfalarca yazabilirim. O kadar uzun yazıp, kimseyi sıkmak istemem. Ancak birkaç noktaya değinmekte yarar var. Toplumsal değerlere aykırı hareket etmek ne gazetecilere ne başka bir meslek grubuna ne de herhangi bir bireye yakışır. Gazeteci; göz yummaz, “Aman, Allah’ından bulsun” cümlesi bir gazeteci cümlesi olamaz. ‘Oradan alınırım, buradan satılırım’ düşüncesi ile hareket edenden gazeteci olmaz. Büyüklüğünden, şaşaasından yanına yaklaşılamayanlardan kişiden ne gazeteci olabilir ne de başka bir şey. Çıkarcılık, tehdit, dalkavukluk gibi ‘huylar’ olanlardan gazeteciliğe terstir. ‘Güçlünün’ yanında olup, toplumsal çıkarları görmezden gelenlerden gazeteci olmaz. Haksız bir şekilde sınırsızca eleştirmek, iftira niteliği taşıyan cümleler sarf etmek gazetecilik değildir.
Yazıdan rahatsız olan çıkarsa, keyfi bilir. Herkes hataları ile yüzleşsin. Bazen çuvaldızı kendimize batırmamız gerekir. Selametle…