Dilenmek ve Dilencilik

Ferit Hepokur

Yardıma muhtaç olduğu gerekçesiyle başka insanlardan para, yiyecek ve benzeri şeyleri isteme, geçimini bu şekilde sağlamaya çalışan kimseye dilenci ve bu mesleğe de dilencilik denir.

İslam’da dilencilik gibi bir meslek olmadığı gibi bazı istisnalar dışında da men edilen bir davranış ve geçinme biçimidir.

Dinimiz: “Veren elin alan elden üstün olduğunu”, “Allah için verenlerin bire yedi yüz kat fazla verileceğini”, “altın ve gümüşün geçmediği gün gelmeden Allah için infak etmeyi”, “Allah için infak etmeyenleri elim bir azapla müjdele”… Ve Kur’an’da 150 den fazla ayet ve yüzlerce hadis-i şerif ile vermeyi teşvik eder.

Bir parantez açarak şunu da belirteyim ki, toplumun ortak yararı için yapılan; yol, cami, okul, Hasta hane… Ve benzeri yereler içinin talep edilen yardımlar dilenme değil hayra teşvik ve sadaka-ı cariye de faydalanmadır.

“Çalışmayıp kendini sadaka isteyecek hale düşüren, yetmiş şeye muhtaç olur” (Tirmizi),

“Muhtaç olmadan dilenen, ateş koru yutan kimse gibidir.” (Müslim),

“Dilenci, dilenmekteki vebalı bilseydi dilenmekten vazgeçerdi.”(Taberani)

İslam dilenciliği men ettiği halde, Müslümanların yoğun yaşadığı ülkelerde ve camilerde dilenciler neden bu kadar çok?

Cevabı gayet basittir. Sebebi İslam’ın dilenciliği teşvik değildir. Dinleri gereği verme, yardım etme, merhamet sahibi olmaları ve dilencilerin bunu istismar etmeleridir. Yani dilenciliği meslek edinenler için Müslüman potansiyel bir kaynaktır. Getirisi yüksek, dilenmesi kolay ve zahmetsizdir.

Avrupa ülkelerinde dilenciliğin az olmasının sebebi de mensubu oldukları dinlerinin vermeyi teşvik etmemesi, zekat ve sadaka gibi dini vecibeleri ve kültürlerinin olmayışıdır. Yoksa batıda insanların yardıma muhtaç olmamaları değildir. Belki son yüz yıldır ekonomik olarak imkanları daha iyi olmuş olsa da daha önceleri fakirliğin yoğun olduğu dönemler dede durum pek farklı değildi.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem: “Fakir elini açarak halk arasında dolaşıp dilencilik eden değildir. Gerçek fakir, malı olmayan, halkında farkına varmadığından sadaka ile yardım etmediği ve evinden çıkıp da dilencilik yapmayan kimselerdir”

Yine “Kişinin ipini alıp da dağa çıkarak bir yük odunu sırtına yüklemesi sonrada onu satıp kazandığı parayla bir kısmını yemesi bir kısmını da sadaka olarak vermesi, başkasından dilenmesinden daha hayırlıdır.” (Sahihi Buhari)

Biz Müslümanlar, “isteyeni azarlamayacak”, “yetimi ve miskini doyuracak”, “yolda kalmışa”, “Anne-Babamıza, akrabalara, yakın ve uzak komşuya ” ve “dilenmeyen ihtiyaç sahiplerini bulup” yardım edeceğiz.

Selam ve dua ile…