Bayrama pahalılık damga vurdu

Ferit Hepokur

Mübarek Ramazan ayını geride bıraktık ve bayrama eriştik. Allah, sağlık ve afiyetle nicelerine eriştirsin.

Günler nasıl da hızlı geçiyor. Oysa Ramazan ayı daha dün başlamıştı sanki. Ramazan ayının bitişinin hüznünü yaşarken diğer yandan her güzel şeyin bir sonunun olduğu geliyor aklıma. Allah sonumuzu hayırlı eylesin demekten başka elden bir şey gelmiyor.

Geçtiğimiz yıllar doya doya bayramlaşamamıştık. Bayramlaşmanın hasreti içerisindeydik ve bu hasret bu yıl sona erdi. Daha güzel geçen bir bayramı geride bıraktık. Çocuklar için ayrı, yaşlılar için ayrı, anne ve babalar için ayrı bir sevinç ile geride kaldı Ramazan ayı ve Ramazan Bayramı. Umutlarımızı bir nebze olsun yeşerten bir bayram oldu bu bayram.

Bir de işin bayramlık yönü var tabii. Bayram alışverişi için çarşı, pazarda yoğunluk oluştu hem Konya’da hem de Türkiye’nin hemen her ilinde. Lakin geçmiş yıllardaki fiyatlarla kıyasladığımızda etiket fiyatlarındaki artışlar canımızı sıktı. Tabii ki kimse bayrama borçlu ya da ‘eksik’ girmek istemez. Birçok insan bütçelerini zorlayarak eksiği tamamlamak için alışveriş yaptı…

Bayramların olmazsa olmazı dediğimiz baklavaları hemen hemen ziyaret ettiğimiz her evde görürdük. Ancak bu yıl öyle olmadı. Bayram sohbetlerinde muhabbetlerin bir numaralı gündem maddesi tabii ki ekonomideki son durum idi. Sözün özü şu ki hayat pahalılığı bayrama damga vurdu.

Öte yandan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü de kutladık. Ülkemizin kalkınmasına emekleriyle ve alın terleriyle katkı sağlayan tüm işçi ve emekçilerin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü bir kez daha kutluyorum. Alın ve akıl terini yegane sermayesi bilerek emek veren, gayret eden, ülkemizin büyümesi ve gelişmesi için üreten ve değer ortaya koyan işçi ve emekçilere kolaylıklar diliyorum.

Tabii 3 Mayıs Türkçüler Günü’ne değinmemek de olmaz. 3 Mayıs için ‘Türkçülük Günü’, ‘Türkçülük Bayramı’, ‘Milliyetçiler Günü’ diyenler var. Doğru bulmuyorum. 3 Mayıs günü Türk milliyetçileri için önemli bir gündür. Eyvallah. Ancak, 3 Mayıs 1944’e bir bakmak gerekir. O dönem yaşananları ele almak gerekir. Ben o döneme baktığımda ‘Irkçılık-Turancılık Davası’nın Türkçülerin ıstırabı ile yoğrulduğunu görüyorum. Benim kanaatim böyle, sizi bilmem…

Esenlikler…