Bugün içinde bulunduğumuz sıkıntıların sebebi;
“Yoksul ne bulursa onu yer, nasıl bir kıyafet olursa onu giyer, hangi mesken olursa orada yaşar!” düşüncesi yanlıştır. Neden insanoğlu kendi kusurlarını bildiği hâlde doğruları söylemezler. Çünkü onlar övünüp riyakârca görünmeyi tercih ederler..
Aslında sözünde durmayan, yalan söyleyenlere güven duyulmaz. Yalan sözler, güzel mal gibi görünür, kulağa hoş gelse de hiçbir derde deva değildir.
Sözüm, “Bir eli yağda, bir eli balda olan”, lüks içinde yaşayıp da, mangalda kül bırakmayanlaradır.
Nefis doğruyu, kalp ise yalanı asla kabul etmez.
İnsanların hatadan dönmeleri fazilettir.
Pişmanlık, nedamet ve tövbekâr olmaktır. Çünkü doğrular, doğru yerde aranmazsa bulunmaz.
Halk Ozanı Kul Himmet’in deyişiyle:
“Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün,
Dünya kadar malın olsa ne fayda
Söyleyen dillerin söylemez olur
Bülbül gibi dilin olsa ne fayda
Sen söylersin söz içinde sözün var
Çalarsın çırparsın oğlun kızın var
Şu dünyada üç beş arşın bezin var
Tüm bedesten senin olsa ne fayda?
Çünkü “Dilin kemiği yoktur. Dizginsiz dil bela getirir.” İnsanları ayrıştırır. Gerçekte, özü doğru olanın, sözü de doğrudur. Eğer İnsan vicdanının sesini dinleyip dürüst ve adaletli olursa, haksızlığa yer kalmaz.
Bu nedenle birlik ve beraberliğimize zarar verecek her türlü söz ve davranışlardan vazgeçmek gerekir.
Sorumlu insan olmak İşte böyle bir şeydir.