Ramazan ayı geldi geliyor derken geliyoruz mübarek bayrama. İlk teravih, ilk oruç sonrası arefe bayram için şunun şurasında ne kaldı.
Hâl böyle olunca, insanlar şimdiden karınca kararınca hazırlıklarına başladı bile. Herkes kendi bütçesi ve şartlarına göre şimdiden tatlı bir telaşın içinde.
Tatlı telaş demişken, bir de Ramazan fırsatçıları var. Daha on bir ayın sultanı gelmeden kafasında ölçen, biçen, fiyatları tırmandıran bir güruh her daim olduğu gibi iş başında. Ramazan haftasına girildi ya, etiketlerde yüksekten uçuş günleri de çoktan başladı bile.
Diyeceksiniz ki, hayat zaten pahalı, etiketler çarşı pazarda uçuk kaçık; amenna. Ancak bir de bu duruma Ramazan fırsatçıları eklemleniyor ama her daim.
Siz istediğiniz kadar yazın çizin; bağırın çağırın değişen bir şey olmuyor. Ramazan günlerinin başlamasına yakın, sanki sihirli bil el geliyor piyasaya dokunuyor ki anlayabilene aşk olsun… Aslına bakarsanız, keyfiyet üzerine kurulu bir düzen bu. Herkesi zan altına bırakmıyoruz ve tenzih ediyoruz tabii ki. Ancak birileri var ki, fırsatı ganimet sayarak, ibadet günlerini dahi, ranta çevirme peşinde.
Hadi daha açık ve berrak yazalım; Bir grup Müslüman, ibadet ayında dindaşlarını nasıl olur da en etkin biçimde kazıklarımın derdine düşmüş vaziyette… Hani ekonomik olarak sıkıntılı günlerden geçiyoruz ya, konumuz bu değil. Ekonominin en verimli ve sorunsuz seyrettiği dönemlerde bile Ramazan geldiğinde etiketleri bile isteye katlayan bir zihniyetten bahsediyoruz. Azınlıktalar ama toplum topyekûnunu derinden sarsıyorlar.
Dün de böyleydi, bugünde tıpkıbasım aynı.
Anlaşılacağı gibi, vicdan auta çıkınca, insaf ve izan terazisi bozulunca kör tuttuğunu öper zihniyeti egemen oluyor.
Üzgünüm ama böyleyiz.
Ve bunlar ne yazık ki bizim insanımız; yani biziz biz!
Dış güçleri filan aramaya hiç gerek yok.
Biz bize fazlasıyla yetiyoruz!
Hayırlı Ramazanlar Ey Müslüman Okur.