Sayın Okurlarım; Yanardöner bir dünya, yanardöner insanlar çepeçevre kaplamışlar adeta gırtlağımıza basarcasına…
Damarlarımıza basıp çileden çıkartmaya, kendi seviyelerine çekmeye çaba gösteriyorlar…
Böyle bir cenderede akıl sağlığınızı muhafaza etmek cidden çok zor iş artık!
“Sağım yalan, solum yalan” diye başlayan bir şarkı sözü var hani…
Sanırım güfteyi kaleme alan kişi bu fakirin ruh halini dizlerine yansıtmış…
Dostlarım - yarenlerim
Gerçekten büyük ihtiyaç çevrenizde sırlarınızı paylaşabileceğiniz birilerinin olması.
Ve dahi büyük nimet; şayet varsa yanı başınızda çekincesiz içinizi dökebileceğiniz birileri…
Hele de benim gibi konuşarak rahatlayabilen delilerdenseniz, ihtiyaçtan öte zorunluluk…
İnsanız gün içerisinde çeşit çeşit ruh haline bürünüyoruz erenler…
An geliyor seviniyor, an geliyor kızıyor, an geliyor üzülüyor derken bir günde dört mevsim yaşayan iklimler gibi değişkenliklerle günleri noktalıyoruz…
‘’İnsanoğlu çiğ süt emmiş’’ derdi büyüklerimiz…
Nerede,
Ne zaman,
Ne yapacakları belli olmayan değişken kişilikli insanlarla bütün iyi niyetinizle sıkıntılı bir anda paylaştıklarınız; gün geliyor, hiç beklemediğiniz bir anda birilerinin elinde koz olarak size dönüş yapıyor.
Peki ne yapmalıyız sevgili dostlar;
Her an gardımızı alıp savunmada mı kalmalıyız?
Böyle bir hayata katlanılabilir mi?
Ya da sürekli suskunluk modunda mı yaşamalıyız?
Bunca hayat tecrübeme rağmen hala bu soruların cevabını bulmakta zorlanıyorum.
Hala aldığım her darbede,
Bir daha asla deyip; her defasında bıraktığım yerden devam ediyorum.
Ve anladım ki Yüce Yaradan böyle bir fıtrat uygun görmüş ben fakire…
Değişemem!
Bunca yıllık ezberlerimi bozamam!
Her an zarar gelecek diye insanlara şüpheyle yaklaşamam.
Ben insanlara güvenmeye devam edeceğim erenler.
Ve ‘’iyilik etmeye,iyi düşünmeye devam edeceğim.’’
Size de tavsiyem budur yarenlerim…
Bırakın kötüler bildiğini yapsın, bizler doğru bildiğimiz yolda ilerlemeye devam edelim…
Rahmetli Cenap Şehabettin
“Kötülük yapan kimse, kötülüğe uğrayandan daha talihsizdir” sözüne bütün kalbimle bende katılıyorum…
Kötülük karşısında mağduriyete uğrayanlar belki belirli bir süre için sıkıntılı görüntü arz edebilirler dostlarım; lakin emin olun ki asıl zararda olanlar kötülük yapanlardır.
Onların sorunları hem büyük
Hem de kalıcıdır…
Dünya bir handır ve misafiriz onda üç günlük erenler.
Ve dahi bu canı emanet aldık hepimiz.
Emanete ihanet ise yakışık alamayan bir durumdur.
Aldığımız gibi tertemiz vermek, boynumuzun borcu ve sergileyeceğimiz en büyük marifettir.
“Eden kendisine eder, yapan bulur ve çeker!"
Unutmayalım!
“Kazanmak koca bir ömür ister, kaybetmeye ise bir anlık gaflet yeter…!” diyor Hz. Mevlana.
Yapmak zor olsa da, yıkmak bir o kadar kolaydır.
Yapmaya tonlarca demir gerekir,
Yıkmak için ise bir dinamit yeterlidir.
“Kimsenin yaptığı yanına kâr kalmaz”,
“Rüzgar eken fırtına biçer”,
“Zulüm payidar olmaz” gibi,
Her eylemin mutlaka bir karşılığının olacağını bildiren birçok atasözü var.
Bunları ne kadar sık duysak da unuturuz çoğu zaman.
Ama unutmamak gerekir aslında.
Unutulmamalı ki,
Sonunda biçtiğimiz fırtına olmasın…
Pişman olanlardan olmayalım erenler...
Hayatta hiçbir şey karşılıksız kalmaz,
Herkes yaptığının karşılığını bir gün mutlaka iyi veya kötü alır.
Ve bazen öyle üzer ki insanı,
Fakat dönüş yoktur artık geriye.
Olan olmuş,
Eden bulmuştur ettiklerinin karşılığını.
Ve son pişmanlıklar asla fayda sağlamaz…
Son pişman olan olmamak için
Bütün hayatımızı temkinli yaşamakta fayda var.
Ama pek tabii bu demek değil ki,
Sürekli kuşkulu ve paranoya halinde olalım…
Fakat kimlerle neleri paylaşabileceğimiz konusunda daha hassas ve seçici olmakta yarar var.
Selam ve muhabbetle ey okur.