Olayları çoğu zaman çetrefilli hale kendimiz sokarız. Yani aslında her şey düpedüz işlese hiçbir şeyin zorluğu kalmayacaktır. Ama sanırım bazı kişiler olayları çetrefilli hale sokmakla nemalandıklarından olsa gerek bu işlerine yaramaktadır.
Yönetimler de böyle değil midir?
Herkes kurallara uysa, aslında her şey gayet yolunda ve düzgünce ilerler. Ancak o zaman bazı kişiler bundan menfaat sağlayamadıklarından, layı karman çorman hale sokarak sonunda da “bu işi bir tek ben çözerim” demek “egosuna” sahiptirler.
Çok biline bir hikaye vardır:
“Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet, bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakında ki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarıda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.
Kimyacı: “Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış”;
Fizikçi: “Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş”;
Jeolog: “Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan, herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış”;
Matematikçi: “Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış”;
Antropolog: “Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarı kurmuş.” der.
Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar. Adam cevap verir:
“Boru yetmedi de efendim!”
Aslında baktığınızda tüm olayların işleyişi bu kadar basittir.