Zamana karşı duyarlı olmak

Erhan Dargeçit

Bizlerde en bol bulunan şey zamandır. Yani hiçbir zaman, zaman konusunda bir endişemiz olmamıştır. Hatta randevulaşırken bile zaman konusu umurumuzda değildir. Genelde randevularımız önü açık saatlerce süren uğraşılardır.

 

Mesela “saat sekizde buluşalım, dokuza kadar bekle, onda gelmezsem, on birde git” mantığındaki randevulaşmalar bizim randevu mantığımızı en iyi anlatan örneklerdir.

 

Hal böyleyken trafikte neden bu kadar acele ettiğimizi hiç anlamam. Yani gideceğimiz yere 10 dakika erken gitsek ne, geç gitsek ne… Zaten zaman mevhumu diye bir şey yok ki bizim anlayışımızda…

 

Okurken çok keyif aldığım güzel bir hikaye vardır:

 

“Farz edin ki, bir banka size her gün 86,400 dolarlık bir hesap açıyor. Yalnız, önceki günden bir sonraki güne hesabınızı aktarmıyor. Her gün 86,400 dolarlık yeni bir hesap. Ve her akşam ne kadarını kullandığınıza bakmadan hesabınız kapatılıyor. Bu durumda ne yapardınız?

 

Bütün parayı kuruşuna kadar hepsini çekip kullanmak isterdiniz muhakkak.

 

Hepimizin böyle bir bankası var: Zaman Bankası.

 

Her sabah, hesabımıza 86,400 saniye yatırılıyor ve her gece hesabımız kapatılıyor. Hayırlı bir amaç için kullanıp kullanmadığınıza bakılmaksızın, her gün bu devran böyle dönüyor. Bir günden diğer güne bir saniye bile eklenemiyor. Her sabah yeni bir hesap. Her gece sıfırlanan ve kapatılan hesap. O günkü hesabınızı layıkınca kullanamadıysanız, bu sizin zararınıza. Geriye dönüş yok, "yarın" dan borçlanma imkanı da yok!

 

Kısacası, bugünün mevduatını kullanmaktan başka çaremiz yok. Onu en güzel yatırımlarla sonsuzluğa köprü yapmak elimizde ama…

 

• Bir yılın değerini anlamak için, sınavını veremeyen bir öğrenciye sorun.

 

• Bir ayın değerini anlamak için, erken doğum yapmış bir anneye sorun.

 

• Bir haftanın değerini anlamak için, haftalık bir derginin yayıncısına sorun.

 

• Bir günün değerini anlamak için, altı çocuğunu doyurmak zorunda olan bir ameleye sorun.

 

• Bir saatin değerini anlamak için, sevgilisiyle buluşmayı bekleyen aşığa sorun.

 

• Bir dakikanın değerini anlamak için, trenini kaçırmış bir yolcuya sorun.

 

• Bir saniyenin değerini anlamak için, kazadan kıl payı kurtulmuş bir kişiye sorun.

 

• Bir salisenin değerini anlamak içinse, olimpiyatlarda gümüş madalya almış bir atlete sorun.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.