Aslında Suriyelilerle ilgili yazı yazmak çok kolay. Yani şimdi ben “bu Suriyeliler başımıza bela oldular. Nerden geldiler. Yine huzursuzluk yaratıyorlar. Defolup gitsinler…” gibi bir yazı yazsam hem okuyanların çok hoşuna gider hem de en çok okunan yazılardan olur. Ancak işin doğrusu olur mu derseniz; tabii ki olmaz.
Sevelim sevmeyelim, isteyelim, istemeyelim, ne yaparsak yapalım Türkiye’de bir Suriyeli gerçeği ile karşı karşıyayız. Haliyle Türkiye’de böyle bir gerçek varsa, Konya’da olmama ihtimali olamaz.
Sonuçta Suriyeliler; adına isterseniz ‘mülteci’ deyin, isterseniz ‘misafir’ deyin, isterseniz ‘kaçaklar’ deyin, ne derseniz deyin, beraber yaşayacağımız ve katlanmak zorunda olduğumuz bir gerçektir.
Burada asıl iş Devlet’e düşmektedir. Yani vatandaştan önce Devlet bu sorunu çözmelidir. Her şeyden önce Devlet Suriyelileri ‘misafir’ olarak kabul etmektedir. Dolayısıyla ‘misafirler’ ev sahibine uymak zorundadırlar. Ve de buna bağlı olarak, Suriyelilerin, ülkemize ve ilimize uyumu en kısa zamanda sağlanmalıdır. Yani nasıl gezeceği, nasıl oturup, kalkacağı, nasıl yaşayacağı Suriyelilere anlatılmalıdır. Ve de Türkiye’de bir an önce Türkçe öğrenmelerine ağırlık verilmelidir.
Konya’nın herhangi bir yerinde sanki sadece Suriyelilere aitmiş gibi bir yer ayrımı yapılmamalıdır. Şükran mahallesindeki dükkânların tabelalarının Türkçe’ye çevrilmesi acilen yapılmalıdır. Eğer Arapça yazacaksa Türkçe’nin altında küçük harflerle Arapça da yazılabilir ama sanki Şükran mahallesinin veya herhangi başka bir mahalle veya sokağın, sanki Suriyelilere aitmiş gibi bir tavır içerisine sokulmasından kaçınılmalıdır.
Yani yapılması gerekenin temelinde Türk ve Suriyeli gibi bir ayrışımdan insanları uzak tutmak için aradaki farklılığı gidermelidir. Türkiye’de, Konya’da, Şükran mahallesinde siz tutup da Arapça levhaları, reklamları, tabelaları ve de Arapçayı, Konyalının gözüne sokmaya kalkarsanız, tabii ki hem ev sahibi olarak, hem bir Konyalı olarak vatandaşlarımızın üzüntü duyması ve bu durumu tasvip etmemesi çok da şaşılacak bir durum değildir.
Böyle bir durumda arada husumetlerin olması da, kavgaların dövüşlerin çıkması da maalesef şaşırtıcı değildir.
Nasıl ki, evimize gelen bir misafir, bizim evimizin kurallarına uyuyorsa, gelen Suriyeli misafirlerimiz de ülkemizin kurallarına uyacaktır.
Konya’nın her tarafı Konya’dır. Ve Konya’da “Arap mahallesi” vb tabirlerle anılacak veya anılan yerleri olmayacaktır.
Bunun garantisini de Konya’da Devleti temsil edenler sağlayacaktır. Bunu şimdi sağlayamazsak asayişin önünü almamız da çok kolay olmayacaktır.