Yeni sisteme uyum gerekli
Türkiye Cumhuriyeti yeni bir sisteme geçti. Bunun halihazırda farkında değiliz. Hala eski alışkanlıklarla siyasetle iletişim kurmaya çalışıyoruz. Artık o eski devir bitti. Bunun herkes farkına varmalı ve bundan sonraki dönemde eksiğiyle gediğiyle yeni sisteme göre vaziyet almalıdır.
Yeni sistemin adı “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”dir. Bu yeni sistemde artık devlet başkanı yoktur. Ülkeyi cumhurbaşkanı temsil etmektedir. Yeni sistemde yasama ve yürütme organı ayrı ayrı halk tarafından seçilir. Yani ülkemizde yasama organı olan TBMM’yi oluşturan milletvekilleri halk tarafından seçilir. Ayrıca en önemli konulardan birisi bu sistemde yürütme organı sadece cumhurbaşkanından oluşur. Yani bakanlar kurulu, kabine veya başka bir birim yoktur. Sadece cumhurbaşkanı… Ve bu cumhurbaşkanını da halk seçer.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar atama ile göreve gelir, doğrudan cumhurbaşkanına karşı sorumludurlar. Yani TBMM’ye karşı sorumlulukları yoktur. Aslında buna bir nevi Cumhurbaşkanlığı sekretaryaları denilebilir. Yani Cumhurbaşkanının eğitim sekreteri, savunma sekreteri, ulaşım sekreteri vb. gibi…
Eski sistemde durum nasıldı? Bakanlar genellikle milletvekillerinin arasından seçiliyordu ve de milletvekili olan bakanlar yarın bir gün kendisi bu görevi bırakıp, diğer bir arkadaşı bakan olabileceği düşüncesiyle sorumlu ve temkinli davranmak zorundaydı. Daha açıkçası, eğer bir milletvekili meslektaşının bir işi varsa bakan –yarını düşünerek- o vekilin işini yapmaya çalışırdı. Aynı zamanda, bir bakan eski sistemde bölge seçmenini hoşnut tutmalıydı. Çünkü bir sonraki seçimde milletvekili olabilmesi ve bakan olabilmesi biraz da buna bağlıydı. Dolayısıyla bu düşünceler içerisinde bakanlar hem halkla hem de milletvekilleriyle iyi geçinme durumundaydılar.
Şimdi cumhurbaşkanı, istediği bir kişiyi kendisi bakan olarak atayabiliyor. Dolayısıyla burada sorumluluğu da, gelecek kaygısını da bakanlık koltuğunda kalabilmek adına sadece cumhurbaşkanına karşı duyacaktır.
Ayrıca Cumhurbaşkanı, ülkeyi yönetmekte çalışacağı mesai arkadaşlarından üst düzey kamu görevlilerini, büyükelçileri, rektörleri, üst kurulların yöneticilerini tek başına atama yetkisine sahiptir.
Aynı zamanda cumhurbaşkanı yönetimi süresince kendisine gerekli olan parayı, yani bütçeyi de kendisi yapıp TBMM’ye sunmaktadır. TBMM kabul ederse yeni bütçe, kabul etmezse eski bütçeye yeniden değerleme oranınca artış yapılarak eski bütçe geçerli olacaktır.
Cumhurbaşkanlığı sisteminin kurumsal açıdan üç temel özelliğinden de bahsedeyim. İlk özellik; yasamanın üstünlüğünün kabul edilmiş olmasıdır. İkinci özellik; yürütmenin kendi alanında etkililiğinin sağlanması amacıdır. Bu yönüyle sistem yürütme otoritelerinin hızlı kararlar alıp uygulayabilmesini hedeflemektedir. Son özellik ise; sistemi işler kılmak amacıyla kilitlenmeyi önleyici mekanizmalara yer verilmiş olmasıdır.
Yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde daha etkin, daha hızlı, daha işlerlikli bir çalışma benimsenmiştir.
Şimdi bu kadar teorik bilgiden sonra geleyim işin pratiğine…
Aslında TBMM çok daha etkin kullanılabilir durumda iken şu anda TBMM koltuk sayısında AK Parti’nin ezici bir çoğunluğu olunca milletvekilleri de tekrar milletvekili seçilmek adına parti genel merkezlerine hoş görünme durumunda hissettiklerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istediği bir yasa tartışılmaya gerek görülmeden AK Parti grubunun çoğunluklu oylarıyla Meclis’ten rahatlıkla geçiyor.
Bakanlar, Cumhurbaşkanı tarafından atandıkları için ve koltuklarını kaybetmemek adına “yanlış yapmaktansa hiçbir şey yapmamayı” tercih ederek, Cumhurbaşkanı’nın talimatlarının dışında inisiyatif kullanamamaktadırlar.
Ziyaret için gittikleri yerlerde, bakanlara vatandaşın ilgisi de hala eski sistemdeki “güçlü bakan” mantığında olduğu için bakanlar gittikleri yerlerde büyük coşkuyla karşılanıp, Devlet’in işleyişinin daha hızlı olması gerektiği konusunu ikinci plana atıyorlar.
Ve halkın da yeni sisteme adapte olamaması, eski mantıkla “popüler siyasetçiler” yaratmaya çalışması maalesef yeni sistemin oturmasını geciktirdiği gibi devlet mekanizmasının çarklarının hızlı çalışmasını engellemektedir.
Ankara’da işi olanlar gittikleri zaman, Devlet Kurumları’nın maalesef verimli çalışmadığını ve de yapılacak her iş için ve atılacak her adım için, yanlış yapmamak adına Cumhurbaşkanı’ndan gelecek talimatın beklenildiğini görecektir. Bu da yeni sisteme güveni azalttığı gibi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin “kötü” olduğu gibi bir sonuç çıkartmaktadır.
Bu durumu hem Cumhurbaşkanlığı, hem bakanlar, hem siyasiler ve de hem halk daha dikkatli ve olgun değerlendirebilmelidir.