Ya özelleştirme, ya kamulaştırma!
Ülke olarak tamamen Suriye konusuna odaklanmış durumdayız. Ancak unutulmamalı ki bir de Türkiye’de devam eden bir yaşamımız var. Ve bu yaşam içerisinde de vatandaş olarak çok memnun değiliz. Bu memnuniyetten de zaman zaman bahsetmekte yarar var.
Bu süre içerisinde birçok iş adamı, eğitimci, esnaf ile toplumun çeşitli bölümlerinden kişilerle görüşme imkanım oldu. Ve görünen şu ki; toplumun her kesiminden insanların kendilerine göre iş sıkıntıları bulunmakta.
Özel okullar, Devlet’in özel okullara temayül oluşturduğunu ancak son zamanlarda bu sefer özel okullara zorluklar çıkararak neredeyse özel okullarla rekabet eder hale geldiğinden şikayetçiler. Özel okullardan istenilen şartlar oldukça ağırlaştırılıyor ve hem özel okulların masraflarını arttırıyor hem de özel okulların yaşamlarını sürdürmesini zor duruma sokuyor.
Özel yurtlar, Devlet’in kiraladığı KYK yurtlarıyla zararına çalışsa da özel yurtlarla rekabet eder duruma geldiğinden şikayetçiler. KYK’lar Devlet’in yatırımıyla sayıca çok artıyorlar. Devlet bu KYK’lardan çoğunu kiralama yöntemiyle sahipleniyor. Yatak sayısına göre kira ödeyen Devlet’in yurt dolsa da dolmasa da bu kirayı ödemesinden dolayı Devlet’in zararı oldukça çoğalıyor.
Belediyeler yerel iktidarın merkezi olarak yereldeki esnafla rekabet haline giriyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Halk Eğitim Merkezleri aracılığıyla Anayasal olarak vermesi gereken mesleki eğitimleri, Belediye’nin mesleki eğitim kursları açarak vermesi, bu tür kursların önünü tıkıyor.
Fırıncılar, belediyelerin ekmek üretmesinden şikayetçiler. Kafeciler, belediyelerin kafe işletmesinden şikayetçiler…
Yani anlaşılacağı gibi, Devlet büyük sanayileri özelleştirmekten bahsederken; küçük esnafı da büyütmemeye kararlı davranıyor.
Etibank, Sümerbank gibi kuruluşları gözünü kırpmadan satanlar, satış dönemlerinde özelleştirmenin faziletlerinden bahsederken, şimdilerde “devletleştirme” yaparak küçük esnafla rekabet halindedirler.
Devlet artık yeni sisteminde liberalleşmeyi seçmiştir ve bu liberalleşmeyi sonuna kadar götürmeli, ödün vermemelidir.
Devlet özel sektöre yol gösterici, destekleyici olmalıdır ama kesinlikle rakip olmamalıdır. Özel sektörün olduğu yerde Devlet’in ve hatta Devlet’in hiçbir kurumunun olmasına gerek yoktur. Ya da bunun tam tersini savunarak; Devlet kamulaştırma içerisinde bulunacaksa, o zaman da özel sektöre hiç gerek yoktur. Vatandaşları ticarette umutlandırmamalıdır.