Her zaman söylerim: Toplumun sorunlarının çözüm noktası siyasettir. Yani sevelim sevmeyelim; beğenelim beğenmeyelim, siyasetçiler toplumun sorunlarının tespitini ve çözümünü sağlayacak kurumdur. Bunun dışında legal bir kurum gözükmemektedir. Bunun da icra yeri malumunuz bakanlıklardır.
Ancak her ne hikmetse ülkemizde siyaset kurumu sorun çözmek yerine sorun çıkaran kurum olmak yolunda ilerlemektedir. Ülkenin eğitim sistemi zaten dibe çökmüştür. Üzerine Bakan çıkar açıklama yapar: “tarikat ve cemaatlerle işbirliğine devam edeceğiz”. İyi de kardeşim sen zaten bundan önceki yaptığın çalışmalarla, tarikat-cemaat işbirliğiyle bir başarı elde edemedin ki. Toplumun yüzde 5’lik marjinal bir kısmını ayırın, bu ülkede kimse tarikat-cemaat hayranı falan değildir. Böyle şeylere kafa da yormaz. Bakan çıkıp böyle bir açıklama yaptığı zaman, bu durum, eğitimin sorunlarının çözümüne değil; bir kaosa neden olur.
Başka bir konu: Münevver Karabulut cinayetinin üzerinden 15 sene geçiyor. Katili Cem Garipoğlu’nun ölümünün üzerinden 10 sene geçiyor. Ve Adalet Bakanlığının işlemlerine güvenilmiyor en sonunda Garipoğlu’nun mezarı tekrar açılıp “ölen o mu değil mi” diye kontrol ediliyor. Bir de kemikler Garipoğlu’na ait olmasaydı yaşanacak kaosu düşünebiliyor musunuz?
Aynı şekilde son haftalarda Tarım Bakanlığı vatandaşı aldatan ve ürünlerin içerisine başka şey katıştıran firmaların isimlerini yayınladı. “Tağrir ve tağşiş” listesi diye yayınladı ama bunun Türkçesi ve anlayabileceğiniz şekli aldatma ve katıştırma olduğunu belirteyim.
Bakanlık liste açıkladı ama arkasından vatandaşlar arasında yine bir kaos yaşanmaya başladı. Yani liste doğru mu yanlış mı acaba?
Bizim bu listeden anladığımız Bakanlığın görevli memurları inceleme ve araştırmalarını, analizlerini yapıyorlar. Buna göre de vatandaşa olayı duyuruyorlar. Ama ne ilginçtir ki; köftelerinde domuz eti bulunan köfteci açıklama yaparak “benim etlerimde böyle bir şey bulunmasının imkanı yok, numuneler alınırken teknik hata yaptılar” diye Bakanlık görevlilerinin işini iyi yapmadığını söylüyor.
Arkasından sosyal medyada öyle bir yaygara koptu ki, Burger King gibi, McDonalds gibi firmaların yükselmesi için güya bu köfteciye komplo kurulduğu yayılıyor.
(Köftecinin ismini yazmamda hukuken bir engel yok. Ancak ismini burada özellikle yazmıyorum. Çünkü gazetenin 50 yıl sonra da arşiv olarak kalacağını düşünürsek. Ve de 3 gün sonra “yok öyle değildi” denilirse bunun vebalini şahsen ben taşımak istemem.)
Köfteci tarafını boş verin; Bakanlık tarafını da boş verin; olaya vatandaş olarak bakalım. Vatandaş ne yapsın? Bal yemesin, et yemesin, onu yemesin, bunu yemesin… Eğer siyaset kurumu vatandaşı durmadan kaosa sürükleyecekse, sorunlarını çözme yerine sorun yaratacaksa neden siyaset kurumu var? O zaman siyasete gerek yok ki…
Bakanlık bu konuda ne düşünüyor inanın çok merak ediyorum. Şimdi bir tarafım Bakanlığın açıklamasını doğru kabul ediyor. Bir tarafım da “acaba yanlışlık var mı” diye sorguluyor. İşin garip tarafı vatandaşların büyük çoğunluğu da bu durumda olsa gerek.
Geçtiğimiz günlerde bir yazımda bir vesileyle yine yazmıştım. Bir kez daha yazayım: Avrupa’da yaşayan bir arkadaşım kendisinin Türk marketlerden değil yabancıların marketlerinden alışveriş yaptığını söylemişti. Yabancıların marketine gittiğinde et alacağı zaman kuzu eti isterse o etin kesinlikle “koyun eti” bile olmayacağını illaki kuzu olacağını ancak maalesef eğer Türk marketlere giderse et isterse ne eti olacağını güvenemeyeceğini belirtmişti. Yani Türk isminin bu şekilde düşünülmesinin bile ne kadar acı olduğunu düşünebiliyor musunuz? Bir de üzerine üstlük Bakanlıklarımız üzerine tuz-biber ekince algı iyice pekişiyor.
Şimdi bekliyoruz, acaba kim doğru söylüyor? Köfteci mi haklı, Bakanlık mı haklı? İşin garibi buna yüzde yüz cevap verebilen bir tek vatandaşımız da yok. Çünkü ikisi de haklı olabilir, ikisi de haksız olabilir.
Aslında yapılacak ne var onu da kestirmek zor. Düşünsenize Bakan çıksa köftecinin anlattığının doğru olduğunu söylese bu ayrı bir kaos. Bakanlık hata yapmış demektir. Köftecinin söylediğinin yalan olduğunu bu köftecinin millete domuz eti yedirdiğini söylese bu ayrı bir kaos. Çıkmayıp hiçbir açıklama yapmasa şimdilerde sosyal medyada yaşandığı gibi bu da apayrı bir kaos.
Bu konuda o kadar çok şey var ki yazılacak, sanırım başta da “vicdan ve ahlakın” dinden ne kadar daha önemli olduğu gibi, ama işte yazamıyoruz.
Dostlukla kalın.