Her ne hikmetse, bu siyasetçiler toplumu germeden bir gün geçiremiyorlar. Yani toplum ülkenin sorunlarının çözümünü siyasetçilerden beklerken, siyasetçiler sorun çözme şöyle dursun üzerine bir de toplumu germek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Şimdi de TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Anayasa değişikliği ile ilgili fikrini beyan ederken, vatandaşların gerilmesine yol açıyor. Kurtulmuş, "Bu devletin aslı millettir. Devlet milletin işlerini iyi yönetmek için vardır. Mesela çok sıradan gibi gözüken, Anayasada yer alan 'Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür' tabiri bu perspektiften bakıldığında değiştirilmelidir. Çünkü devletin ülkesi olmaz, devletin milleti olmaz. Bu metin, 'milletin gücü üzerine yükselen devlet anlayışı' ile yeniden ele alınmasının önemli olduğunu düşünüyorum" diyor.
Peki, niye diyor bunu? Eğer TBMM Başkanı olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “ülkesini ve milletini” bilmiyorsa oturduğu makamın kendisine oldukça fazla olduğunu gösterir. Yok, eğer biliyorsa ve bunu söylüyorsa bu daha büyük bir yanlış ve gaflet olabilir.
Ben öncelikle bunun cevabını şuraya kazıyayım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ülkesi “Türkiye”; bu Devlet’in milleti de “Türk Milletidir”. Bunu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı bilmek zorundadır. Eğer birilerine hoş görünmek adına bu tür gaflar yapılıyorsa, bu gaflar daha önce yapanlara hiçbir fayda sağlamamıştır.
Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim. Ülkemizde “Anayasa sorunu” diye bir konu yoktur. Ülkemizde Anayasa’nın uygulanmaması ya da denetlenmemesi diye bir konu vardır. Zaten şu anda kullandığımız Anayasamızın 1980 Anayasasıyla alakası neredeyse kalmamıştır. Dolayısıyla yıllar içerisinde neredeyse baştan aşağı değişen Anayasa’nın tekrar değişmesi gibi bir düşünce gerçekçi değildir. Bunu ne gündem etmeye ne de konuşup tartışmaya gerek bile yoktur.
Ancak ne hikmetse kamuoyunda kendisini göstermek isteyen siyasetçi sanki samimi duygularıymış gibi Anayasa tartışması üzerinden hamaset yapmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Anayasası’nın ilk 4 maddesi ne olursa olsun değişmez. Yani bu fikirden siyasi rant elde etmeye çalışmak gereksiz uğraşlardır.
Ülkede yüzde 5’lik marjinal bir grup vardır. Bu tür tartışmalar, bu grupların hoşuna gidebilir. Ancak kesinlikle ve kesinlikle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını germekte ve de geri kalan yüzde 95 için bir anlam ifade etmemektedir.
Bence siyasetçinin yapması gereken tekrar söylüyorum; vatandaşı germek değil bilakis vatandaşın rahatlamasını sağlamak ve de vatandaşın korkmadan güvenle hayata bakabilmesini sağlamak olmalıdır. Vatandaşın gerginliği zamanı gelince nasıl ortaya çıkara bu hiç belli olmaz, buna da dikkat etmek gereklidir.
Dostlukla kalın.