Ülkenin gündemi yine o kadar yoğun ki, hangisinden bahsedeceğimi inanın bilemiyorum. En güzeli sanırım gündem konularını şöyle bir hatırlatmak lazım.
NARİN 19 GÜN YOKTU
Narin 19’una gelmeden, 19 gün kayboldu. Ve Narin’in cansız bedeninin 19 gün sonra bulunması insanlık ayıbı olarak gündeme oturdu. Evine sadece 1 km mesafede, bir derede, çuvalın içerisinde üzeri taşlarla ve çalılarla örtülmüş bir biçimde bulunan küçük kızla ilgili caninin kim olduğu, 19 gündür neden bulunamadığı, neden çuvalın içerisinde olduğu gibi birçok sorular hala cevapsız. Cevabı bulunacak mı derseniz, hep beraber göreceğiz. Adalet nasıl bir tavır takınacak onu da süreç içerisinde takip etmeliyiz.
Bu konuda yazılacak o kadar çok şey var ki, ama şair demiş ya “Anlamak güç, söylemek suç, ağlamak güzel ama boş”.
POLAT OLAYINI ANLAYAN VAR MI?
Adalet deyince tabi ki ülkenin en zengin gündemini Polatlar oluşturuyor. Hani hep anlatılan bir fıkra vardır ya; Ağayla at arabacısı kasabaya yola çıkarlar. Yolda giderlerken atlar pislerler. Ağa da –güya muziplik yapacak ya- arabacısına “bu b.ku yersen arabayla atları sana veririm” der. Arabacı yer. Arabanın ve atların sahibi olur. Dönüşte Ağa bundan “eziklik” duyar: “Ben sana para vereyim atları ve arabayı geri ver” der. Bizim “emekçi takımımız” çok irade sahibi ve ders verme meraklısı, azıcık da filozoftur ya; Ağaya “ben bunu parayla almadım sen de atın b.kunu ye geri al” der. Ağa da kabul eder. Geri alır arabasını ve atlarını… Tabii ki fıkranın sonunda “emekçi” kardeşimizin filozofluğuyla fıkra sonlanır: “Ağam yola çıkarken bu atlarla araba senindi. Şimdi köye geliyoruz, bu atla araba yine senin. O zaman biz bu b.ku niye yedik?”
İşte bu Polatların hikayesi baştan beri bana hep bunu hatırlattı. Bunları niye içeriye aldılar? Niye o kadar içerde yatırdılar? Niye onlarca yıl hapisle yargıladılar? Niye şimdi saldılar? Yani bir sürü “niye” diye sorulabilecek soru var. Ama en önemli sorulacak “niye” sorusu sanırım “Adalet sistemimizi niye bu kadar yıpratıyorsunuz” olsa gerek diye düşünüyorum.
CHP YİNE TOPLANDI
CHP bu sefer de toplantısının adına “İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı” diyerek toplandı. Yani sadece “tüzük kurultayı” demek çok havalı olmadığı için sanırım böyle bir isim bulundu. İsim havalı oldu da, içerik hiç de öyle değil.
Sanki CHP tüzüğüyle ön seçim yapılamazmış gibi bir imaj verildi. Halbuki tüzükte bu açıkça vardı. Yani CHP Parti Meclisi seçimden önce bir karar alır “ön seçim yapıyoruz” der, ön seçim yapılabilirdi. Tabii CHP tüzüğü ve programını dahi bilmeyen birçok üyenin bundan haberi bile yoktu. Sanki ilk kez böyle bir şey yapılıyor sandılar. Diğer taraftan aday olacak kişinin önünü “sen şu kadar zaman aday olabilirsin” diye sınırlamanın neresi demokrasidir. Partilinin seçilme hakkını elinden almak demokratik olabilir mi? Bu sağ partilerin işidir.
Bu konuyu hafta içerisinde bir gün yine ele alacağım için şimdilik burada kesiyorum. Ama şunu söylemeliyim ki; her ne kadar Özgür Özel Türkiye’nin birinci partisi afişi altında konuşma yapsa da, bu konu çok gerçekçi olmayabilir benden söylemesi. CHP halk arasında hala şahıslar nezdinde desteklenmektedir, parti nezdinde değil. Bunu gözden kaçırmamak gerekir.
EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI
2024-2025 Eğitim Öğretim yılı bugün başladı. Hani tabiri caizse adettendir “ilk zil bugün çaldı” diyeyim.
Tabii her eğitim öğretim yılında olduğu gibi bu sene de başlangıçla birlikte müfredat tartışmaları başladı. Şimdi bu tartışmalara bakınca tek gördüğüm “şeriat geliyor” sloganları oluyor. Ama bunun altını dolduran kimseyi göremedim işin doğrusu. Yani herkes eleştiriyor ama ben birçoğunun müfredatı okuduğunu bile sanmıyorum.
Ben de her ne kadar ilköğretim müfredatından ayrılalı 45 seneden fazla olsa da şöyle bir göz atayım dedim.
Yeni müfredat ilk kez eklenen bazı başlıklara baktım. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersine milli sanayi hamleleri eklenmiş. Biyoloji dersine Türkiye’nin aşı geliştirme projeleri, bor çalışmaları eklenmiş. Aynı zamanda “Sıfır Atık Projesi”, “Mavi Vatan”, “Gök Vatan”, Alper Gezeravcı, yerli otomobil TOGG gibi unsurlar da yeni müfredat konularına dahil edilmiş. Türkiye’nin kara, deniz ve hava egemenlik alanları, Uzay çalışmaları, Antarktika’da yapılan faaliyetler, milli üretim aşamaları da yeni müfredatta göze çarpan konulardan.
Eleştirilerle beraber yapılan değişiklikleri inceledikten sonra bu konudaki fikrimi de detaylı olarak yazacağım. Şimdilik sadece yeni öğretim yılının hayırlı olmasını dileyerek bu konuyu da burada bırakayım.
Dostlukla kalın.