Türkiye 1923’ten bu yana ilerlemektedir

Erhan Dargeçit

Türkiye’de genelde ilerlemelere hazırlıksız adım attık. 1923 Devrimi aslında “hayatını idame ettiremeyen bir devletin kendini kurtarma çabalarıydı” öncelikle. Daha sonra da Ulu Önder, yurdumuzun kurtarıcısı ve banisi Mustafa Kemal Atatürk ortaya çıktı ve yaptığı burjuva devrimiyle hem ülkeyi kurtardı hem yeniden bir devlet kurdu ve hem de ilerlemenin kapılarını açtı. Hani o beylik laflar vardır “Atatürk tek başına mı yaptı, silah arkadaşlarıyla yaptı falan filan…” diye. Hiç de öyle değildir Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini kendi başına atmıştır. Yani yanındakileri düşünsenize, manda isteyenler, İngilizlerden medet umanlar, padişahı kurtarıp tekrar tahta çıkarmak isteyenler vs. vs. vs…

Yani o dönemde, Osmanlı Devleti’nin teokratik yapısından kurtulup, gelişmiş Avrupa Devletleriyle koordinasyon içerisinde, dünyadaki gelişmelere ayak uydurarak modern bir cumhuriyet kurmak Mustafa Kemal’den başka kimin aklında vardı? Osmanlı Sarayının dışında yaşayan, Anadolu’da yaşayan halk zaten perişan bir durumda fakirliğin pençesinde kıvranıyor. Onların sadece istekleri de Saraydan bir fayda görmeseler de, esir olmamaktı.

Sonuçta 1923 Devrimi gerçekleşti. Yıkılmış ve paylaşılmış olan Osmanlı Devleti’yle tüm Türk toplumu tarihe gömülecekken; Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti ile yeni bir Türk Devleti doğdu. Şöyle bir düşünelim, Atatürk o dönemde Cumhuriyet değil de; sosyalizme geçiyoruz deseydi veya komünizme geçiyoruz deseydi ya da faşizmle yönetileceğiz deseydi, sizce itiraz olur muydu?

Mustafa Kemal, gençlik yıllarından itibaren kurduğu cumhuriyet hedefini 1923 Devrimi ile gerçekleştiriyordu. Ardından da birçok devrim geldi. Bu devrimler de halkın talebiyle gelen devrimler değildi. Ülkenin ileriye gitmesi için gerekli olan değişikliklerdi. Atatürk harf devrimini yaptı. “Latin alfabesine geçilecek” dedi. Peki, “kril alfabesine geçilecek” deseydi itiraz gelecek miydi?

Neyse ki Mustafa Kemal Atatürk 2000’lerde “Türkiye Cumhuriyeti’ne neler lazım olacak, dünyaya nasıl entegre olacak” sorularının cevabını o zamandan bildiği için ülke 100 yıldır bu nimetten yararlanabiliyor.

Daha sonra bu ülkede 1950’ler yaşandı. O zaman da “her mahallede bir milyoner yaratma” sloganıyla ortaya çıkan Adnan Menderes vardı. Vatandaşın beklentisi olmamasına rağmen, çok büyük yatırımlar gerçekleştirdi. Ülkenin dört bir yanını yollarla döşedi. O yollarda gidecek çok fazla aracımız yoktu. Ayrıca halkın da otomobil alacak gücü yoktu ama yollarımız vardı.

Her neyse 1980’ler de halk olarak çağ atladığımız yıllardı. 24 Ocak 1979’dan başlayarak öyle kararlar alındı ki halk için, bir tek halk bunun rahatlığını yaşayamadı. 1980’lerde halk geçinemiyordu, para istiyordu, “al sana telefon” denildi. Halk işsizdi, iş istiyordu “al sana ithal peynir” denildi. Halk refah istiyordu “al sana renkli televizyon” denildi. Kısacası halk, hiç beklemediği zamanlarda beklemediği atılımlar gördü. Hiç hazır olamadı.

En son 16 Nisan 2017 referandumu ile Anayasa değişikliğine gidildi. Anayasa değişikliğini inceleyince, tamamen liberal bir değişiklik olduğu göze çarpıyordu. Yani kendisini “muhafazakar” olarak tanımlayan Ak Parti, liberal bir anayasa değişikliği getirmişti. Bu değişiklikle Avrupa ülkesi olma yolunda sağlam bir adım atılacaktı. Ama vatandaşımız buna yine hazırlıklı değildi. Halkın çok sevdiği bir lider olan Recep Tayyip Erdoğan bu değişikliği istedi diye halk da onay verdi. Olay aslında bu kadardı. Kısacası bu ülkede öyle bir temel atıldı ki, 100 yıl sonra bile yapılan değişiklikler ancak liberal ilerleme yönünde olabiliyor.

Cehaletin çoğunlukta olduğu toplumlarda feodalizmden başka bir sistem yaşamak zordur. Feodalizm yaşayan toplumlarda da liberalizm anlatmak çok kolay bir iş değildir. Ve de cahil toplumları algıyla yönetmek çok kolaydır. Ancak böyle bir durumdan kurtulmanın tek çıkış yolu da demokrasidir. Yine demokrasiye sarılmak lazımdır.

İşte yeni Anayasa’nın da getirileriyle demokrasiyi çok daha iyi yaşayacağız ve de 2023’te bu sürecin neticesinde yeni sürece ayak uyduran siyasetçiler ayakta kalacak uyduramayanlar maalesef siyaset sahnesinden ayrılacaklardır.

Pratik olarak buna ayak uydurmak nasıl olacaktır, siyasette ne gibi değişiklikler olacaktır, bunları da yarın konuşalım.

Dostlukla kalın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.