Bugün öncelikle hafta sonu meydana gelen ve 7 ölümlü trafik kazasında ölenlere Allah’tan rahmet, kalanlarına ve sevenlerine de başsağlığı, sabır ve şifa diliyorum.
Trafik tüm şehirlerimizdeki en büyük sorun olarak ortada durmaktadır. O nedenle ne yapıp yapıp bu sorunun üzerine Devlet olarak eğilmek gerekmektedir. Hafta sonu olan kaza konusunda çok fazla konuşmak istemiyorum. Çünkü önemli olan bu olay üzerinden değil, genel manada bu soruna bir çözüm bulmak şarttır.
Daha evvel de birkaç kez yazmıştım: Türkiye’de ehliyet sahibi şoförlerin büyük bir çoğunluğunun TRAFİK KURALLARINI VE LEVHALARINI bilmediklerini düşünüyorum. Eğitim sistemimizde olduğu gibi ehliyet kurslarımızda da pratiğe uygun bilgiler verildiğini sanmıyorum. Bence Devlet sadece en sık kullanılan trafik levhalarının ne anlama geldiği konusunda Türkiye genelinde bir sınav yapsa, birçok şoförün bu sınavdan başarılı çıkacağını düşünmüyorum.
“Her işin başı eğitim” gibi “beylik” laflar söylemeyi düşünmüyorum ama eğitim sistemimizin baştan aşağıya değerlendirilmesi gerekliliği kesinlikle var.
HEMŞERİMİZ DAVUTOĞLU POLİTİKADAN UZAKLAŞIYOR
Konyalı hemşerimiz Ahmet Davutoğlu bu aralarda çok daha fazla kamuoyunda gözükmeye başladı. Ancak kendisinin başbakanlığı döneminde de aynı şeyi söylüyordum şimdi yine aynı şeyi söylüyorum: Sayın hemşerimiz yakınındaki siyasi danışmanlarını bence doğru seçemiyor. Eğer yakınında bir siyasi danışmanları falan yoksa durum o zaman daha da vahim demektir.
Başbakanlığı döneminde, Cumhurbaşkanının kendisine “başbakan ol ama başbakan gibi davranma” dediğini söylemiş olsaydı inanıyorum ki bu toplumun bir kısmı Ahmet Davutoğlu’nun ardından giderdi. Başbakanlığı bıraktığı zaman eğer bunu söylemiş olsaydı yine birçok insan Davutoğlu’nu mağdur görecek ve arkasından gidecekti. Ama iş işten geçtikten sonra, aradan çok sular aktıktan sonra, bu tür bir açıklama maalesef halkta da bir coşku, üzüntü, merak, vb. bir duygu oluşturmuyor. Ve bu tür açıklamalar çoğaldıkça da maalesef Ahmet Davutoğlu kamuoyundaki güvenirliliğinden kaybediyor.
Ahmet Davutoğlu’nun yapması gereken bence AK Parti’nin eksikliklerini değil; kendisinin artılarını anlatmalıdır.
Şahsen bendeniz kendisinin dış işleri bakanlığından itibaren iyi bir bakanlık, iyi bir başbakanlık ve akabinde de iyi bir “Konyalılık” yaptığını düşünmem. Ancak bir Konyalı olarak da uyarımı yapayım.
Öncelikle Sayın Davutoğlu AK Parti ile cebelleşmekten derhal vaz geçmelidir. Neden vaz geçtiğini de teorik olarak anlatmalıdır. Toplumun ihtiyacı olan en önemli şeyin dürüstlük, adalet, özgürlük ve müsriflik olduğunu bilhassa son İstanbul seçimi bize anlattı. Hangi partili olursa olsun, eğer adaletli, dürüst ve müsriflikten uzak bir yönetim gösterebileceğinizi anlatabilir ve ikna edebilirseniz vatandaş arkanızdan geliyor. Dolayısıyla Sayın Davutoğlu’nun kamuoyunda anlatacağı siyaset bu olmalıdır. Tabii ki bu siyaseti anlatabilmesi için yanına sadece muhafazakar sağ siyasetçileri değil, merkez sağdan ve soldan politikacılarla buluşabilmelidir. Danışmanlar kadrosunda muhakkak toplumun diğer tarafından yani soldan bakacak kişileri de fikirsel bazda bulundurmalıdır. Aksi halde “küresel sermayenin” de desteğini almadan yapabileceği hiçbir şey yoktur. Bu iş havanda su döğmeye dönüşür.