Geçtiğimiz gün bir ağabeyimle sohbet esnasında bir söz söyledi. Dedi ki: “Buralarda ne kadar işyeri görüyorsan bunların hepsi Zaman gazetesine aboneydiler. Hatta bazılarının aboneliğini 5 tane olduğunu bile biliyorum”. Tabii ki darbe girişiminden sonra bu abonelikler bittiği gibi şimdi o iş yerlerine gidip sahiplerine sorsak “kesinlikle biz abone değildik” derlerse de şaşırmam.
Şimdi artık herkes FETÖ cemaatiyle nasıl hiç alakası olmadığını anlatıp ve onun reklamını yapıp duruyor. Bazılarına ben de çok şaşırıyorum.
Ama yapacak bir şey yok “bu insanların da “tövbe ettiğini” düşünmekten başka…
“Hasan-ı Basrî (k.s.) hazretlerinin talebelerinden Habîb-i Acemî (k.s.) hazretleri, önceleri çok zengin birisi imiş. Tefecilik yapar, faizle para verirmiş.
Bir gün evinde, tam yemek yiyeceği sırada kapıya bir dilenci geldi ve 'Allah rızâsı için bir sadaka' dedi. Habîb, onun yüzüne kapıyı kapattı, o fakiri mahzun bir halde geri çevirdi. Sofraya döndüğünde kabın içindeki yemeğin kana döndüğünü gördü! Bu hâdise karşısında dehşete düştü! Kendisini bir korku sardı! Yerinde duramaz hâle geldi!..
Bir cuma günü, Hasan-ı Basrî hazretlerinin evinin yolunu tuttu. Yolda giderken, oyun oynayan çocuklar, Habîb-i Acemî'yi görünce, aralarında;
- Kaçın, kaçın! Tefeci Habîb geliyor! Ayağından kalkan toz, bize de gelir ve biz de onun gibi bedbaht oluruz, diyerek kaçıştılar.
Çocukların bu sözleri, ona çok ağır geldi.
Hasan-ı Basrî hazretlerinin meclisine varıp elini öptü. Huzurunda tövbekâr oldu. O da Habîb'i talebeliğe kabul etti.
Oradan ayrılıp evine dönerken, kendisine borcu olanlar onu görünce, alacaklarını talep eder korkusu ile kaçışmak istediler. Habîb-i Acemî bu vaziyeti anlayınca,
- Kaçmayın, bugün asıl benim sizden kaçmam lâzım, dedi. Ve kimden ne alacağı varsa, hepsini bağışladığını ilan etti.
Çocukların yanından geçerken, çocuklar bu sefer birbirlerine,
- Kaçın, kaçın! Tövbekâr Habîb geliyor. Üzerine bizden toz bulaşmasın. Bulaşırsa, bizler Allâh'a âsî olmuş oluruz... Diyerek kaçıştılar. Habîb, bu sözleri duyunca çok duygulandı. Yüreği sızlayarak,
'Yâ Rabbbî! Sana sonsuz hamd ü senâlar olsun ki, bir tövbemle ismimi kötüler arasından çıkarıp iyiler arasına kaydeyledin' diyerek Allâh'a dua etmiş.”
Tövbe etmek de muhakkak bir şeydir ama biraz da bu tövbenin zamanlamasına bakmak lazım.