Hafta sonu 9 Eylül CHP’nin kuruluş yıldönümü ve İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümüydü. İzmir, hem Kurtuluş Savaşı’nda direnişin simgesi olan Hasan Tahsin’in ilk kurşunu attığı yer olarak hem de Kurtuluş Savaşı’nı sonlandıran ve düşmanı denize döktüğümüz yer olarak önemli bir şehrimizdir.
Her ne kadar kuruluşu ve kökleri 1919’a Kuvayi Milliye’ye dayandırılsa da resmi olarak geçerli olan kuruluş tarihinin 9 Eylül 1923 olduğu belirtilen CHP’nin en önemli özelliği de Dünyada ülke kuran tek parti olmasıdır.
1923’te kurulan CHP, o dönemde sosyal demokrat veya demokratik solcu falan değildir. Cumhuriyet Halk Fırkası adıyla kurulan CHP, halkçılık, cumhuriyetçilik ve milliyetçilik fikirlerini temel ilke olarak kabul etmiştir.
Tabii bu tür ansiklopedik bilgilere her yerden ulaşma şansı vardır. O nedenle ben bu konuya çok girmeyeceğim.
Asıl bahsetmek istediğim konu; halkçı, cumhuriyetçi, milliyetçi daha sonradan laikliğe inanan, devrimci ve devletçi bir ülke kuran CHP’den bugün gelinen aşamada bölücü terör örgütlerine karşı bile devletin yanında olmayan bir CHP’ye nasıl gelindi?
CHP, devleti kuran partidir. Ve devlete karşı girişilen hiçbir girişimin, bölücülüğün, terörün yanında olamaz. PKK bir terör örgütüdür. HDP, arkasında PKK’nın olduğunu söyleyen; “PKK’nın siyasi kanadı” tarifine uyan, terör destekçisi bir örgüttür. Dolayısıyla PKK veya HDP ile CHP’nin bir arada olması düşünülemez bile.
“Efendim adalet isteyen her vatandaşla beraberim” söylemleri; ancak bir aldatmaca olabilir. Demagoji olabilir.
Yeni CHP’nin milletvekillerinden Sezgin Tanrıkulu beyefendi, SİHA’ların çalışmasını beğenmiyormuş. SİHA dediğimiz; silahlı insansız hava aracıdır. Bu araçlar, PKK ile mücadelede çok etkin kullanılmaya çalışılmaktadır. Bundan rahatsız olmanın bir izahı olamaz. Tanrıkulu, bu araçların sivil halkı öldürdüğünü söylüyor.
Şimdi bu durumda CHP’nin ne yapması gerekir? Öncelikle SİHA saldırısında yaralanan veya ölen insanları tespit edip, bunu gerek Hükümet nezdinde gerekse hukuki olarak gündeme getirmelidir. Eğer bu şekilde, bu araçlardan ötürü mağdur olan sivil vatandaş varsa bunların hakkını savunmalı ve bunun müsebbiplerini de yargıya taşımalıdır. Ancak bunu bir toptancı anlayışla SİHA’ları sorgulamaya vardırarak, terörle mücadelede bunların kullanılmamasını savunmak, terör örgütüyle aynı çizgiye gelmektir ki, bunun neticesine ne CHP’liler, ne vatandaşlar katlanamazlar.
Bir yerlere hoş görünmeye çalışmak adına bu yapılıyorsa bu daha da tehlikelidir. O zaman halk arasında konuşulmakta olan “HDP’liler CHP listelerinden aday olacak” dedikoduları haklı çıkar ki; bu partiye CHP demenin mümkün olma ihtimali kalmaz.