Teröre karşı mücadeleyi sulandırmamalı
Son günlerde iyice ayyuka çıkan bir durum FETÖ ve PKK terör örgütleriyle ilgili olarak ortaya atılan “mücadele edilmiyor” laflarıdır. Bu cümlenin ardında her ne kadar, “sanki mücadele edilmesi isteniyormuş” gibi bir durum gösterilse de aslında bu durum maalesef bir sulandırma harekatının göstergesidir.
“İmralı’ya bir akademisyen gönderilmiş, o akademisyen Apo’yla görüşmüş. Apo bir mektup vermiş. O mektup TV’de okunmuş. Apo’nun kardeşi TRT’ye çıkarılmış. Dolayısıyla aslında PKK ile mücadele edilmiyormuş”.
Aynı şekilde “FETÖ ile bağlantı olanlar, parayı bastırıp cezaevinden çıkıyormuş. Fettah Tamince, 17-25 aralıktan sonra ABD’de FETÖ başı ile görüşmüş. Zaman gazetesine ortak olmuş. Ama hakkında FETÖ ile alakası olduğundan bir hukuki işlem yapılmamış. Çünkü Tamince falanca kişileri avukat tutmuş, para vermiş, vs. vs. vs. Zaten Ak Parti milletvekili Şamil Tayyar da bu durumu ‘FETÖ borsası’ diye adlandırmış. FETÖ ile mücadele yapılmamaktaymış”.
Tabii ki bu tür yazıları okuyunca vatandaş da haliyle birçoğuna hak veriyor. Sanki doğruymuş gibi geliyor. Bu da vatandaşın Devlet’e karşı, Devlet’in güvenlik güçlerine karşı bir güvensizlik oluşturuyor. Aslında işin en tehlikeli boyutu budur.
Burada Ak Parti’yi ve Devlet’i ayırmak lazım. Belki Ak Parti içerisinde zaafa düşenler olabilir, yanlış yapanlar olabilir ama bu zaaf Devlet’in zaafı olmaz. Bu yanlış Devlet’in yanlışı olmaz. Eğer Ak Parti terörle mücadelede yanlış bir yol izliyor olsa bile, bu durum, terörle mücadelenin gereksiz olduğu, yanlış olduğu gibi bir durumu ortaya koymaz.
Bundan sonraki süreçte de varsayalım CHP iktidara geldi; gerek FETÖ ile gerekse PKK ile ve tüm terör örgütleriyle mücadele devam edecektir ve etmelidir de…
Hiçbir siyasi parti “ben iktidara gelirsem terörle mücadeleyi bırakacağım” diyecek durumda değildir. Ancak bu tür yaklaşımlar, terörle mücadelenin yapılmadığı gibi, FETÖ ile mücadelenin edilmediği, PKK ile mücadelenin uygulanmadığı gibi yaklaşımlar vatandaşın bu mücadeleye karşı isteğini, şevkini kırmaya yönelik davranışlar olur.
Örnek olsun diye anlatayım: 20. ve 22. Dönem Konya Milletvekili rahmetli Nezir Büyükcengiz’i Konyalı olarak sanırım hatırlamayan çok azdır. Zira Konya’nın yetiştirdiği en önemli politikacılarından biriydi. Nezir Büyükcengiz, genelde asayiş veya trafik kontrollerinde hiç itiraz etmezdi. Kendisinin milletvekili olduğunu falan da belirtmezdi. Eğer kontrolü yapan tanırsa, tanırdı. Bir gün bunu kendisine sordum. “Sayın Milletvekilim, neden vakit kaybediyorsunuz, milletvekili olduğunuzu söyleseniz, kontrolde vakit kaybetmezsiniz”. Bana hiç unutamadığım, ders gibi bir cevap vermişti. “Ben milletvekiliyim, öteki başkanım, diğeri müdürüm falan diye kontrolden kaçmaya çalışırsa, bir müddet sonra bu kontrolü yapan görevli memur, güvensizliğe kapılır ve görevini zaafa uğratabilir. Bu tür kontroller vatandaşın her zaman yararına olur” demişti.
İşte aslında söylemeye çalıştığım da tam anlamıyla böyledir. Eğer terörle mücadele edilmediği, parası olanın kurtulduğu, Hükümet’in zaaf gösterdiği algısı vatandaşı ve güvenlik güçlerini etkilerse bu sefer gerçekten Devlet adına bir zaaf ortaya çıkar ki, bunu da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak sanırım hiçbirimiz istemeyiz.
O nedenle sosyal medya ağzıyla Ak Parti Hükümetini kötülemek adına Devlet’te zaaf yaratmak hiç kimseye bir yarar sağlamayacaktır.
Şimdi bu yazıyı okuyan birkaç aklıevvel “Hükümet mücadeleyi iyi mi yapıyor, o zaman Hükümet’i eleştirmeyelim mi?” gibi soruları soracaktır. Onları da aydınlatayım. Bilhassa 2014 yılından itibaren PKK ile savaşan ve PKK’yı bitme noktasına getiren bu Hükümet illaki yanlışlar da yapmıştır. Ancak bitme aşamasına gelen bir PKK ortadadır. Bunun karşılığında Apo’nun mektubunu okutturmak, kardeşini televizyonlarda konuşturmak yanlıştır yanlış olmasına ama bunlardan daha yanlış bir şey vardır ki Selahattin Demirtaş’ı popüler yapmaya çalışmaktır.
FETÖ’ye karşı en büyük mücadeleyi veren hükümetin, bu konuda da yanlış yaptıkları muhakkak vardır. Ancak bu yanlışlar FETÖ ile mücadelenin yanlış olduğunu göstermez.
Muhalefet partileri buna karşılık şöyle bir muhalefet geliştirmelidirler: “Biz iktidara geldiğimizde PKK ile ve FETÖ ile şimdiki hükümetten daha iyi ve daha sıkı mücadele edeceğiz” diyebiliyorsa bir anlamı vardır. Aksi halde gelinen durum terörle mücadeleyi sulandırmak olur ki bunu hiçbirimiz istemeyiz.