Zaman zaman bu şikayetlerden pek fazla bir şey anlamamaktayım. Yani sistemde değişen bir şey yok aslında, sadece “sistemin sahipleri” zaman zaman değişiyor.
Yani şöyle açıklayayım. Ülke kurulurken ortaya konmuş bir sistem var ve bu sistem kim başa gelirse gelsin aynı şekilde işliyor. Sadece yönetenler fark ediyor. Daha doğrusu yönetenler kendi menfaatlerine göre çekiştiriyorlar.
Adnan Menderes’i düşünün akabinde Demirel’i, Özal’ı hepsini anarken haklarında söylenen eleştiriler hep maddi çıkar elde ettikleriyle veya nüfuz kullandıklarıyla alakalıdır. 1980’den sonra 1989 yerel seçimlerinde birinci parti olan ve 1991’de hükümet ortağı olan SHP’yi nasıl hatırlıyor insanlar, maalesef ki İSKİ ile… Erbakan Hoca’nın iktidarında da bu kural değişmemiş ve Mercümek davaları, kayıp trilyonlar da bu dönemle hatırlanır olmuştur. Daha sonra ki “Dürüst Lider Ecevit” döneminde de kayınvalideler, bayındırlık bakanları vs. gibi “akçeli” konular gündemden düşmemiştir.
Ve AK Parti döneminde de konuşulan en yoğun konuşmalar ve muhalefet de yolsuzluk üzerinedir.
1950’den itibaren başlayan bu tarihsel sürece baktığımızda ülkemizi yolsuzluk yapmayan, dürüst olan, hiçbir kişi yönetmemiştir(!) diye düşünmek gerekmez mi? Bu düşünce de öncelikle toplum olarak bize zarar vermez mi? Çünkü bizlerin seçip gönderdiği milletvekillerinden oluşan bir parlamentoda eğer dürüst insanlar çıkaramıyorsak, ya toplum olarak içimizde dürüst olan insanlar yoktur ya da biz seçim yapmayı bilmiyoruzdur. Bunu da kabul etmek haliyle aslında kimsenin işine gelmese gerek.
İşte burada şunu görmek lazım sanırım. Ülkeyi yönetmek için başa kim gelirse gelsin, aslında yaptığı, bu sistemin devamını sağlamak. 2002 yılında AK Parti değil de CHP gelmiş olsaydı iktidara, uygulanan politikalar ve çıkarılan kanunlar sizce farklı mı olacaktı? Kesinlikle hayır….
Eğer şu anda iktidarda AK Parti değil de diğer partilerden biri olsaydı yolsuzluk söylentileri olmayacak mıydı? Nüfuz kullanma, “torpil” yapma, kendi partilisini kayırma olmayacak mıydı? Yine olacaktı.
Yani sözün özü hiç kimse kendi kendisine çözüm üretmeye kalkmasın. Bugün iktidarda başka bir parti olsaydı, yine yandaşlar olacaktı, yine yolsuzluk söylentileri olacaktı. Yine nüfuz kullanma, yine adam kayırmacılık olacaktı. Çünkü sistem değişmedi sistem yine aynı sistem.
Bazı liderler çok baskın olur, Menderes gibi, Özal gibi, Erdoğan gibi; bazıları da daha sessiz olurlar, Erdal İnönü gibi, Ecevit gibi… Hepsi ülkeyi kendi yapılarına göre yönetirler. Ama sonuçta yaptıkları birbirinden farklı değildir.
Demek ki burada sorun yönetenlerde değil, daha çok sistemin kendisindedir. Sistem değişmedikçe, bizim duyduklarımız da üç aşağı beş yukarı değişmez. Sistemi değiştirecek gücü bulmak da o kadar kolay değildir. O güç olmadan sistemi değiştirmeye kalkarsan da bir bakarsın sistem seni bitirmiş bile…