Genelde hep eskilerle ilgili şeyler gıpta ile anılırdı. “Nerde o eski günler” diye hayıflanılırdı. Halbuki eskiden de daha eskisi aynı şekilde anılırdı. 2000’ler, 1990’ları; 1990’lar 1980’leri; 1980’ler 1970’leri hep “nerde o eski günler” diye hatırlardı.
Meslekler de aynı şekilde. Hangi mesleğe sorarsanız sorun “eskiden daha iyiydi” cevabını alırsınız. Halbuki buradan söyleyeyim. Hiç de öyle bir şey yoktur. Her yaşanılan zamanın kendine özgü özellikleri vardır ve o özellikler kendisinden önceki zamandan farklıdır.
Mesela gazetecilik eskiden daha iyi değildi. Şimdi gazetecilik bir meslek olarak çok daha saygın ve çok daha sorumluluk içeriyor. Eskiden gazeteciliği önüne gelen yapıyordu. Ama şimdi İletişim Fakültesi mezunları aranır oldu. Eskiden bir kişi hakkında rahatlıkla istediğin gibi yazıyordun, vicdanmış, vebalmiş dinlemiyordun bile ama şimdi hukuk ve kurallar tepene dikiliyor. Öyle her istediğine her istediğini yazamıyorsun.
Eskiden ekipmanlar kocaman ve tabiri caizse “eşek ölüsü” gibi idi. Şimdi bir avuca sığacak şekilde. Yani kısacası eskiden, o zamanın şartlarına göre gazetecilik yapılıyordu. Şimdi bu zamanın şartlarına göre gazetecilik yapılıyor.
O zamanlar insanların yapacakları çok bir şey yoktu. Sadece TRT televizyonu ve gazeteler bir iletişim aracıydı. Şimdilerde binlerce TV kanalı ve birçok ilgi alanı oluşturacak iletişim alanları peydah oldu. Mesela çok geriye gitmeye gerek yok. 1990’larda ilk özel televizyonlar açıldığında herkes televizyon başından sabahlara kadar kalkmazdı. Ama şimdilerde TV seyreden bile kalmadı. Youtube, Netflix gibi platformlar çoğalınca insanlar istediklerini istedikleri zamanda izlemeye başladılar. Yani falanca TV’de “şu saatte şu program varmış hadi izleyelim” diyenler kalmadı. Hele yerel TV’lere ilgi oldukça azaldı. İlerleyen süreçte platformların dışında TV’ler kendilerine çok fazla yer bulamayacaklar gibi gözüküyor.
Yani anlayacağınız, her dönemin kendine göre bir durumu var. Ve herhangi bir durumu teşhis ederken o zamana göre ve o duruma göre teşhis etmekte yarar vardır.
Düşünsenize yerel seçimler bünyesinde muhtarlık seçimleri de yapılacaktır. Ve binlerce kadın muhtar adayı ortaya çıkmıştır. Şöyle bir düşünün, 50 yıl önce kadın muhtar adayları böyle yarışacak denilse kim inanırdı?
İlk kadın valimiz Lale Aytaman Muğla’ya vali olarak atandığında 1991 yılıydı. Ve ilk kadın vali olarak gündem olmuştu. İlk kadın futbol hakemimiz vardı hatırlayacaksınız. Lale Orta. 1995’te hakem olmuştu.
Yani şimdi geldiğimiz aşamada binlerce kadın muhtar adayı çıkıyor ve bunlar yarışıyor. Bakalım sonuçta kaç tanesi seçilerek göreve gelecek.
Aslında bu durumun kadınlara verilen hakların çoğalmasıyla da alakasının çok olduğunu bilmiyor değilim. Ama ne olursa olsun bu çoğalmanın katkıda bulanacak bir çoğalma mı yoksa suni bir çoğalma mı olduğunu bize zaman gösterecek.
Siyasi partiler kadın kontenjanı diye bir şey uyguluyorlar. Yani kadın kontenjanı demek şu: oluşturulan yönetimde yönetimin belirli miktarının kadın olması anlamına geliyor. Farz edin 20 kişilik bir yönetimse bu, bunun yüzde 25’i kadın olacaksa, 20 kişilik yönetimin 5 tanesi kadın olmak zorunda.
Tabii ki bu aşamaya gelmek güzel ama partilerin kadın kolları ile yönetimdeki kontenjan uygulamaları birbirine tezat işlemler gibi gözüküyor. Yani kadınları il ve ilçe yönetimlerine almak yerine kadın kollarında istihdam ederek, “yönetimler erkek işidir, siz kadın olarak kendi kadın kollarınızda oturun kalkın” demektir bu. Halbuki kadın kollarındaki kadın ilçe ve il yönetimlerinde de gayet rahat çalışabilirler. Zaten eğer bir kadının siyasete ilgisi varsa siyasetin zorlu yolculuğunu kabul etmiş demektir ve bu mücadeleyi verecek anlamına gelir. Öteki türlü birilerinin bir yerlere getirmesiyle yönetici olan kadınlar kendilerini yetiştirmekte zorlanırlar.
Siyasetin teori ve pratik gerçeğini bilerek siyasete adım atan kadınlar gayet rahat kendilerine yer bulabilirler aksi halde ısmarlama siyaset anlayışıyla bir yere varılamaz.
Şimdi bu seçimlerden sonra hangi muhtar adayının siyasete devam edip etmeyeceğini göreceğiz. Hem muhtarlık seçimini kaybetmiş hem de siyasetten uzaklaşan kaç kadın muhtar adayı göreceğiz. Hep beraber bakacağız.
Kadınların siyasete girip girmedikleri asıl yerel seçimlerden sonra ortaya çıkacaktır. Hep beraber bekleyip göreceğiz.
Dostlukla kalın.