Siyasette CHP çıkmazı

Erhan Dargeçit

Siyasette gündeme ne kadar hakim olursanız o kadar başarılı olursunuz. Mesela bundan birkaç hafta önce gündemde “Dilan Polat” olayı vardı. Ardından “kayıp Narin” gündeme oturdu. Şimdi de “Cem Garipoğlu’nun mezarının açılması” gündeme oturtulmaya çalışılıyor.

Hükümetler, her zaman kendilerinin icraatlarından daha uzak konuların konuşularak, kendi icraatlarının eleştirilmesini önlemek isterler. Bunun için da suni gündemler yaratmaya kalkabilirler. Bu durum kendi içerisinde oldukça mantıklıdır. Muhalefet de aynı şekilde, hükümetlere karşı, onların icraatlarını sorgulayacak gündemler yaratarak halkı yanlarına almaya çalışırlar. Bu da kendi içerisinde mantıklıdır.

Bizim ülkemizde maalesef muhalefet gündem yaratabilmekten acizdir. Gündemi Hükümet yaratır ve muhalefet arkasından gider. En başta söylediğim gibi gündem yaratan iktidar olur. Gündem yaratamayan iktidar olamaz. Bu iş bu kadar basittir.

Siyasette de dünkü yazımda belirttiğim gibi Ak Parti bir Anayasa gündemi yaratmıştır ve de muhalefet Anayasa değişir miydi, değişmez miydi; şöyle mi değişmeli, böyle mi değişmeli gibi gereksiz tartışmaların içerisine girmiştir. Yani hemen gündemin peşine düşmüştür. Hâlbuki Ak Parti’nin isteği Anayasa yapmak değil, seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kez daha aday olabilmesine hazırlık yapmaktır. Ancak bu gündemin peşinden koşarken en sonunda muhalefetin karşılaşacağı durum “hadi o zaman erken seçime gidelim” resti olacaktır. Ve muhalefet gündemin ardından koşmaktan, yeni bir siyaset üretemeden bu resti görecektir. Ve de Ak Parti sonuçta isteğine ulaşacaktır.

CHP kendi içerisindeki çekişmelerle ve gündemin peşinden koşmakla vaktini harcamaktadır. Bu da, halkın CHP’ye güvenmesine engel olmaktadır.

Dün yazmıştım. Ak Parti’nin şimdiden nasıl bir yol izleyeceği açık ve seçik bellidir. Ancak CHP’nin ne yapacağı ile ilgili hiçbir belirti yoktur. Kurultay’da yenilen genel başkan Kılıçdaroğlu partiyi bir tarafa çekmek istemektedir. İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hem cumhurbaşkanlığı adaylığı aşkıyla hem de hukuki ceza beklentisiyle partiyi bir tarafa çekmektedir. Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş, “istemem yan cebime koy” mantığıyla başka bir tarafa çekmek istemektedir. Ve de malumunuz olduğu üzere Özgür Özel de CHP’nin seçilmiş, yerel seçimlerde partisini birinci parti yapmış resmi genel başkanıdır.

Diğer muhalefeti söylemiyorum bile. Daha doğrusu diğer muhalefet diye bir muhalefet partisi ortada yok. “Altılı masa” diye bilinen partiler topluluğuna bakıyoruz CHP dışında hepsi hikaye oldu. Ne DP kaldı, ne SP; ne DEVA kaldı ne Gelecek ne de İyi Parti kaldı ortada. Hatta bu partileri olası bir seçimde TBMM’de göreceğimiz bile muamma…

Dolayısıyla Ak Parti’nin karşısında muhalefet olarak nitelendirebileceğimiz tek parti CHP kalıyor. CHP de işte yukarıda bahsettiğim bir kafa karışıklığının içerisinde. Hal böyleyken, halkın Ak Parti’ye karşı CHP’yi seçmesi olasılığı da oldukça azalıyor.

Dün bahsettiğim üzere CHP ne düşünüyor o duruma bir bakalım isterseniz.

Öncelikle şunu belirtmeliyim. CHP’de siyaset kurmak isteyen 4 kişi; yani Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Özgür Özel isimlerinin en önemli ortak noktası hiçbirinin de CHP ekolünde yetişmemiş olmasıdır. Yani bu 4 isim de CHP ekolünü maalesef bilmezler. Dolayısıyla da öncelikle sorun aslında budur.

Bakın mesela bu isimler “CHP’nin eski genel başkanlarıyla” buluşurlar. Başta Murat Karayalçın…

Kardeşim “MURAT KARAYALÇIN HİÇBİR ZAMAN CHP GENEL BAŞKANLIĞI YAPMAMIŞTIR”. Bunu bilmeyen CHP yöneticisi mi olur? Birilerine “jest” olsun diye “eski genel başkan” payesi mi verilir. Karayalçın, 1995’te Kurultay’da genel başkanlığa aday olmuştur ve kaybetmiştir. Eğer genel başkan adayı oldu diye böyle bir paye veriliyorsa; Bedri Baykam’a da verilmelidir. Hurşit Güneş de, Mustafa Sarıgül de hatta Ertuğrul Günay da genel başkanlığa aday olmuşlardır ve neredeyse her biri Karayalçın’dan fazla destek almışlardır. Bunu bilmeyen parti yöneticisi olmamalıdır. Partinin yakın tarihidir bu.

Şimdi politik sorun nedir ona da bir bakalım? Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu’nun desteğiyle Kemal Kılıçdaroğlu’nu Kurultay’da yenmiş genel başkan olmuştur. Ancak ondan sonraki süreçte genel başkan olarak ilk yerel seçimlerine girmiş ve de o yerel seçimlerde partisini 1992’deki kuruluşundan bu yana ilk kez birinci parti yapmıştır. Dolayısıyla Özgür Özel başarılı addedilecek bir genel başkandır.

Tabii ki genel seçimlerde CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olmak isteyen Ekrem İmamoğlu’nun durumu “güçlü bir genel başkan” profilinde zor hale gelecektir. İmamoğlu bu durumu nasıl aşacağını düşünmektedir.

Diğer taraftan Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlığı kaybetmiş ancak bu durumu hazmedememiştir. Tekrar genel başkan olmak istemektedir. O da “ güçlü bir genel başkan” profilinde kendisine siyaset sahnesinde genel başkanlık bulamayacaktır.

Bunların dışında, Ankara’da, siyasetin göbeğinde, Ekrem İmamoğlu’ndan çok daha başarılı işler yapan Mansur Yavaş; İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığına saldırıp da kendisinin geri durmasının olmayacağının farkındadır. “Ben daha başarılıyım, o zaman ben de cumhurbaşkanı adayı olabilirim” diye düşünmekte ama bunu dillendirmeden “saman altından su yürüterek” yapmaktadır.

CHP içerisinde görüntü bu şekildedir belki; ancak halk nezdindeki görüntü “CHP’de yine kavga var” nezdindedir. Buradan da anlaşılacağı üzere CHP’de cumhurbaşkanlığı alındıktan sonra ne olacağı değil; nasıl cumhurbaşkanı adayı olurum kavgası sürmektedir.

Önümüzdeki süreçte olası bir seçimde Ak Parti’nin tutumu üç aşağı beş yukarı bellidir. Ancak CHP ne yapacağını bilmekte midir, bu tartışılır. CHP tabanı zaten popülizmle yönetilmeye alışık bir tabandır. Sonuca değil, popülerliğe prim vermektedir. İşte bu farklılıklar içerisinde bir seçim olacağı öngörüsü kuvvetle muhtemeldir.

Dostlukla kalın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.