Herkesin ağzında bir “seçim süreci lafıdır” gidiyor. Birilerine göre seçim şu ayda olacaktır, birilerine göre bu ayda olacaktır, bazıları zamanında olacaktır diyor. Aslında bunun hiçbir önemi yok. Seçim sonunda ne olacaktır önemli olan budur.
Mesela en büyük sorunlarımızdan birinin üretmemek olduğumuz ortada. Şimdi birçok kişi üretim yapmadığımızı ve bu nedenle ürünlerin fiyatlarının arttığını belirtiyor. Ak Parti 2002’de üretimden ziyade “Avrupa’nın süpermarketi olacağını” belirtiyordu. Ve o dönemde Halk çoğunlukla Ak Parti’yi destekliyordu. 2002’de destekledi, 2007’de destekledi, 2011’de destekledi, 2015’te destekledi. 2018’den sonra Ak Parti politikasını değiştirdi ve üretime dönük bir siyaset uygulamaya başladı. Cumhurbaşkanı ülkemizin üretmeye başladığını ve de üreteceğini açıklamaya başladı. Şimdi de Ak Parti’ye destek azalmaya başladı.
Yine başka bir konu; 2002’den sonra Ak Parti’nin çıkardığı yasalarla, PKK’nın yasal kolu gibi gözüken HDP’nin gücü artmaya ve bağımsızların seçilmesini kolaylaştıran yasalarla da, aslında HDP’li ama görünüşte bağımsız milletvekilleri çoğalmasının önü açılmış oldu. O zamanlarda terör örgütlerinin güçlendiği en büyük eleştirimizdi. Gerek terör örgütlerinin gerekse HDP’nin güçlenmesine sebep olundu aslında ve de bu süreç, işi “çözüm sürecine” kadar götürdü. Yine o dönemlerde Ak Parti politikalarına halk tarafından destek verildi. Yine Ak Parti o dönemlerde üst üste seçimlerden 1. Parti olarak çıktı. 2016’dan sonra artık PKK’yı yok etme mücadelesine ve de aynı zamanda terör örgütleriyle mücadeleye sıkı sıkıya girişen Ak Parti politikaları ortaya çıktı ve de şimdilerde Ak Parti’nin oyu düşüyor.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. ABD’nin her dediğini yapan Ak Parti ile şimdiki Milli çıkarları ön planda tutan Ak Parti arasında hangisi vatandaştan daha çok oy alıyor derseniz cevabı hepimiz görüyoruz.
Durumlar böyle iken seçimden ne istediğimizi vatandaşlar olarak biliyor muyuz acaba? Nasıl bir Türkiye istiyoruz? Amerika ile kayıtsız şartsız anlaşan bir Türkiye’ mi yoksa Ülkenin çıkarlarına göre gerektiği zaman Rusya ile gerektiği zaman ABD ile gerektiği zaman İsrail’le gerektiği zaman da Suudi Arabistan’la, Katar’la anlaşan bir Türkiye’mi? Teknolojiden, tarıma kadar her alanda üreten bir Türkiyemi, gerekenleri Avrupa’dan, ABD’den tedarik eden bir Türkiye mi?
Yani bu soruları çoğaltmak mümkün. Öncelikle vatandaşlar olarak neyi istediğimizi bilmemiz gerekir. Ak Parti ne diyor, CHP ne diyor, İyi Parti ne diyor, Gelecek Partisi, MHP, DEVA ve diğerleri neler diyorlar bunlara iyi bakmak gerekir. İyice dinlemek gerekir. Bu dinlediklerimizden de aklımıza en yatkın olanı seçmemiz gerekir. Aksi halde seçim şimdi olsa ne olur, 1 sene sonra olsa ne olur, 3 sene sonra olsa ne olur?
Seçimin demokrasilerde bir çözüm üretmesi gerekir. Yani mesela hükümet değişikliği olsa ve herhangi bir parti gelse pahalılık bitecek mi? Hayır. Çünkü bu pahalılık aynı zamanda kapitalizme geçişimizin ekonomik düzenlemesidir de… Enflasyon mu düşecektir? Hayır. Çünkü bu da bir sürecin sonucudur. Ve bu süreçte ancak enflasyonla mücadele edilip düşürülebilecektir.
Seçimin sonucunda ortaya çıkan tablonun ne olacağını iyi tespit edersek işte ondan sonra seçimin tarihi ve zamanı önem arz edecektir. Bu nedenle de seçimin bir zamanı olmaz sonuç tespitlerini vatandaş yarın yaparsa seçimin zamanı yarındır. O tespitleri yapamıyorsa seçimin tarihi de belirsizdir.
Dostlukla kalın.